İsrail’de 9 Nisan’da genel seçimler yapılacak. Yolsuzluk suçlamaları sebebiyle köşeye sıkışan Binyamin Netanyahu ise İsrail Sağı’nın en aşırı uçlarıyla ittifak yaparak seçimi kazanmak istiyor. Güçlü rakiplerle yarışan Netanyahu’nun ırkçı “YahudiGücü” ve “Yahudi Evi” partileriyle yaptığı ittifak ise ABD’deki İsrail Lobisi’ni böldü. İttifaka ilk tepkiler “Amerikan Yahudi Komitesi(AJC)” ile “Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi AIPAC”tan geldi. Netanyahu’nun ırkçı ve şiddet yanlısı partilerle ittifakı, büyük ölçüde Demokratlar’a oy veren liberal Amerikan Yahudileri tarafından tehlikeli bir girişim olarak görülüyor.
Önümüzdeki 10 yıl içinde İsrail’e 38 milyar dolarlık askeri yardımın yanı sıra İsrail’i boykot girişimlerine yaptırım içeren yasa paketi ABD Senatosu’ndan geçmişti. Tasarının yasalaşması için “Temsilciler Meclisi” tarafından ayrıca onaylanması gerekiyor. Temsilciler Meclisi’ndeyse “Demokratlar” çoğunlukta. Demokrat Parti’den Kongre’ye seçilen genç Demokratlar ise İsrail’e karşı daha mesafeli bir duruş sergiliyorlar. “AJC” ve “AIPAC” ABD Kongresi’ndeki bu hassas dengenin İsrail aleyhinde bozulmasından endişe ediyor olsa gerek.
ABD, İngiltere ve Fransa’da ‘anti-Semitizm (Yahudi karşıtlığı)’ tartışmalarının yoğunluk kazanması ayrıca dikkat çekici bir gelişme. ABD’de Netanyahu yanlısı “İsrail Lobisi”yle Cumhuriyetçiler, Demokratları anti-Semitizme geçit vermekle suçluyorlar. Lobi, Senato’da İsrail’i boykot girişimine yaptırım getiren tasarıya, fikir özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle “hayır” oyu veren Demokrat senatörleri mercek altına aldı. Mercek altına alınan senatörler arasında Kirsten Gillibrand, Bernie Sanders, Elizabeth Warren, Cory Booker, Kamala Harris de var. Bu isimler 2020’deki seçimlerde Başkan adaylığı için hazırlanıyorlar.
Oysa Başkan adayları arasında en popüler isimlerden biri olan Sanders Yahudi asıllı. Diğer adayların ise şimdiye kadar İsrail’i destekledikleri biliniyor. Kamala Harris hem 2017’de, hem 2018’de “AIPAC”ın konferanslarına katılarak rengini belli etmişti. Bernie Sanders, İsrail’i boykot girişimini tasvip etmediğini, ancak fikir özgürlüğünü kısıtladığı için söz konusu tasarıya oy vermediğini söylemişti.
Fransa’da Yahudi karşıtı saldırıların arttığına dair raporlar, Yahudi mezarlığında mezar taşlarına “Gamalı Haç”lar çizilmesi ve hükümeti protesto eden “Sarı Yelekliler” arasından bir kişinin Yahudi bir yazara sözlü saldırısı anti-Semitizm tartışmalarını alevlendirdi. Şimdi Fransa’da Anti-Siyonizmi Anti-Semitizm ile özdeşleştirerek cezalandırmayı içeren bir yasa çıkarılması tartışmaya açıldı.
Yahudi karşıtlığındaki artışlar nedeniyle Fransa’dan İsrail’e göçlerin arttığı söyleniyor. İsrail Hükümetleriyse öteden beri İsrail’e göçleri teşvik ediyor. Netanyahu’nun, diaspora Yahudileri tarafından anti-Semitik olarak görülen ırkçı sağ partiler ile veya bu partiler tarafından yönetilen AB üyesi Avrupa ülkeleriyle sıcak ilişkiler içinde olması tam bir tezat teşkil ediyor. Irkçı, göçmen karşıtı ve İslam karşıtı partiler ise ‘İsrail yanlısı’ olduklarını ilân ediyorlar.