ABD Başkanı Trump, 2016’daki Başkanlık seçimleri kampanyasında Amerikan askerlerini Afganistan ve Suriye’den çekeceğini vaat etmişti. Trump vaadini Başkan seçildikten sonra da defalarca tekrar etti. Trump’ın vaatlerini ‘yerleşik nizam’ tepkiyle karşıladı. ABD Kongresi’ndeki iki partili uzlaşmaya dayanan dış politika tercihleri de yerleşik nizamla uyum içinde oldu. “İsrail Lobisi”nin yanısıra ABD’nin “sonsuz savaşları”ndan beslenen “Amerikan Askeri-Endüstriyel Kompleksi”nin de Trump ve Kongre üzerinde etkili olduğunu hatırlatmalıyız. Dolayısıyla Trump çok yönlü bir kuşatma altında bulunuyor. Ancak Trump’ın yeniden Başkan seçilmek için halka verdiği sözleri de yerine getirmesi gerekiyor. Böyle bir denklem içerisinde kıvranıyor Trump.
En son Trump, Suriye’deki ABD askerlerinin çekilmesi talimatı vermişti. Trump Afganistan’daki ABD askerlerinin de ilk aşamada yarısının evlerine dönecekleri sinyalini vermişti. Kongre’deki Cumhuriyetçilerden şiddetli bir muhalefetle karşılaşan Trump, Suriye’den çekilme sürecini yavaşlatmak durumunda kaldı.
Trump, “Kuzey Kore”, “NATO”, “çok taraflı serbest ticaret anlaşmaları”, “İran Nükleer Anlaşması”, “Rusya” ve “Çin” gibi başlıklarda yerleşik nizamla ters düştü. “İran Nükleer Anlaşması” ile “Paris İklim Anlaşması”ndan ABD’yi çeken Trump, Suriye’deki ABD askerlerinin ülkelerine dönmeleriyle ilgili kararınaysa IŞİD’in kesin bir yenilgiye uğratıldığı varsayımına dayandırıyor. 17 kuruluştan oluşan “ABD İstihbarat Topluluğu”ysa Trump’ın bu görüşlerini paylaşmıyor.
Ocak ayının son haftasında “Ulusal İstihbarat” başkanı Dan Coats, 4 yılda bir yenilenen “Ulusal İstihbarat Stratejisi”ni açıkladı. Raporda yer alan görüşler Trump’ın kamuoyuna ilettiği tercihleriyle uyuşmuyor. Güvenlik uzmanlarına göre içinde ne olduğunu bilseydi, Trump bu strateji belgesini imzalamazdı.
Ulusal İstihbarat Başkanı Coats ve CIA Başkanı Gina Haspel, Senato İstihbarat Komitesi üyelerine de brifing verdiler. Brifinge dayanak olan “Dünya Çapında Tehdit Değerlendirme Raporu”nda Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan vazgeçmesinin mümkün görünmediği, İran’ın Nükleer Anlaşma koşullarına uymaya devam ettiği, Irak ve Suriye’deyse IŞİD tehdidinin devam ettiği savunuluyor. Raporda ABD’nin iklim değişikliğinden kaynaklanan güvenlik zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kalacağı da kaydedildi. ABD’deki fosil enerji lobisi gibi, Trump da iklim değişikliğinde insan etkisini reddediyordu.
Coats ve Haspel’in Senato’da dile getirdikleri görüşleri Trump çok sert şekilde eleştirdi. Trump zamanın kendisini haklı çıkaracağını söyleyerek, Coats ve Haspel’in Senato’da dile getirdikleri görüşleri medyanın çarpıttığını savundu.