ABD Başkanı Trump, Suriye’deki Amerikan askerlerini geri çekeceğini ilan etmişti bu yılın başlarında. Hiçbir gelişme olmadı ve Amerikan askerleri hâlâ Suriye’de. Trump yönetimi içindeki “Neocon’lar” veya “savaş partisi” ABD’nin Suriye’de kalması için çalışıyorlar. Trump’ın İran politikası da -Suriye’de olduğu gibi- İsrail odaklı. “İsrail Lobisi”nin baskısıyla Trump, “İran Nükleer Anlaşması”ndan çekildi. Çekilme gerekçesi, İran’ın anlaşma koşullarını ihlal ettiğine dair İsrail kaynaklı istihbarat idi. Oysa anlaşmayı denetleyen uluslararası kurumlara ve anlaşmanın taraflarına göre İran kurallara uyuyor.
Trump yönetimi Tahran’la masaya oturmak için çok ağır şartlar öne sürdü. Bu şartlar taraflardan biri savaş sonucunda yenildiğinde ortaya sürülebilecek nitelikte. Trump yönetimi Kuzey Kore’ye de benzer şartlar ileri sürdüğü için müzakereler sonuca ulaşmadı. Bu ağır şartlar ortada olduğu için, Trump ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong-Un arasında başlatılan liderler zirvesi de fiyaskoyla sonuçlandı.
Diplomasiyi küçümseyen Trump, askeri ve ekonomik baskıyla ülkelere
söz geçireceğine inanıyor. Şimdi de ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo “önkoşulsuz olarak İran ile
görüşmeye hazırız” diyor ama inandırıcı bulunmuyor. İran’a yaptırımlar ortada ve ABD’nin rejim değişikliği niyeti biliniyor. Amerikalılar İranlılarla ne konuşacaklar, rejimi nasıl değiştireceklerini mi
müzakere edecekler?