Almanya'nın dış istihbarattan sorumlu gizli servisi “BND”nin
Başkanı Bruno Kahl'ın “Der Spiegel” dergisine verdiği mülakatta “15
Temmuz darbesinin arkasında Gülen'in olduğuna ikna olmadık” diye
konuşması sürpriz oldu. Şimdiye kadar BND başkanlarının bir diğer
ülkenin iç meselesiyle ilgili olarak mülakat vermeleri pek
rastlanan bir gelişme değil. Gerçi “Der Spiegel”in Türkçe karşılığı
“Ayna”, ancak Kahl'ın açıklaması gerçeklere ayna tutmuyor, tam
aksine gerçeği kırarak, çarpıtarak yansıtıyor. Peki ama neden Der
Spiegel?
Haftalık “Der Spiegel” dergisi Almanya ve Avrupa'da çok satan
etkili bir yayın organı. Dergi, Batı Almanya'yı kontrol eden
İngiliz işgal yönetiminin desteğiyle 1946'da “Diese Woche(Bu
Hafta)” adıyla kuruldu. Derginin ismi 1947'de “Der Spiegel” olarak
değiştirildi. “BND” de “İkinci Dünya Savaşı”ndan hemen sonra
Almanya'daki Amerikan Ordusu tarafından finanse edilen General
Reinhard Gehlen tarafından kuruldu. Hitler'in generallerinden
Gehlen savaş döneminde “Doğu Cephesi”deki yabancı ordularla ilgili
istihbarat dairesi başkanlığı yapmıştı.
Hitler'in gözünden düşerek görevden alınan Gehlen savaşın sonunda
Amerikan kuvvetlerine teslim olarak bütün bilgi, birikim ve
arşivleriyle ABD'nin emrine girdi. Gehlen'in Sovyet Ordusu içinde
Nazi'lerden kalma bir casusluk ağı vardı. Bu ağ da ABD'nin güdümüne
girdi. Gehlen'in kurduğu örgütün finansmanı 1949'da “CIA”ye
devredildi. Örgüt hem ABD'ye ve hem de Federal Almanya'ya birlikte
hizmet etti. Gehlen bu durumu hatıralarında “Artık fiilen biri
Bonn'da, biri de Washington'da oturan iki efendiye hizmet
ediyorduk” diye anlatır.
Yani hem “Der Spiegel” ve hem “BND” aynı dönemde, Amerikan ve
İngiliz işgal yönetimleri tarafından kuruldu. “Soğuk Savaş”
döneminde “Sovyetler Birliği”ne yönelik olarak çalışan General
Gehlen'in gizli örgütü Sosyal Demokrat Başbakan Konrad Adenauer
tarafından 1956'a Bonn yönetimine bağlandıysa da BND içinde CIA'in
her zaman etkili olduğu söylenir.
BND Başkanı Bruno Kahl'ın açıklamasına dönecek olursak, ortada
izaha muhtaç tuhaf bir durum var. Zira bu açıklama Alman
hükümetinin güncel siyasi ihtiyaçlarına cevap veriyor. Oysa örgütün
kurucusu Reinhard Gehlen Türkçe'ye de çevirilen hatıralarında bakın
ne diyor: