1990'ların başlarında, Bosna boğazlanırken, adını şimdi
hatırlayamadığım bir İspanyol yazarın Fransa'nın bir havaalanında
onur kırıcı bir muameleye tabi tutulduğunu anlattığı bir makalesini
-kitap da olabilir-okuduğumu hatırlıyorum. İspanyol yazarın suçu
bir parça 'esmer tenli' olmasıydı. Sırf bu nedenle
'Arap' ve 'Müslüman' olduğu hissi uyandırmış,
diğer yolcular arasından çıkarılmış, bavulu aranmış ve İspanyol
olduğu anlaşılınca bırakılmıştı.
İspanyol yazarın anlattıklarından aklımda kaldığına göre bu
muamelenin 'terör' kuşkusuyla ilgisi yoktu. Bu muamele, Fransa'da
esmer tenlilere iyi gözle bakılmadığını ima eden ırkçı yaklaşımın
tezahürüydü. O sıralar sahnede ne “El Kaide” ne de
“IŞİD vardı. Ama şu vardı: Batı'nın sessiz
onayının verdiği cüretle harekete geçen Sırp faşistler Boşnak
Müslümanları seri şekilde boğazlıyorlardı. Paris'in yoksul
banliyöleri ise 2005'in Ekim'inde patlayacaktı. Dönemin İçişleri
Bakanı Nicolas Sarkozy'nin olayların ilk
gününde banliyö gençlerini “ayaktakımı”,
“çöplük” gibi küçümseyici sıfatlarla
nitelendirmesi olayları tırmandırdı. 2005 Olayları” banliyö
insanlarına reva görülen onur kırıcı muamelelerin birikmiş geri
tepkisiydi.