ABD Yüksek Mahkemesi üyesi Ruth Bader Ginsburg’un ölümüyle boşalan koltuğun Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki kültür savaşlarında son derece kritik bir ‘siper’ olarak görüldüğünü önceki yazımızda belirtmiştik. ABD’de giderek derinleşen siyasi kutuplaşma iki partili Amerikan Kongresi’nin yasama faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle “Yüksek Mahkeme” ülke siyasetini belirleyen bir kurum olarak öne çıktı. Bu durum “mahkemeleri kontrol eden bütün ülkeyi kontrol eder” sözüyle ifadesini buluyor.
Ginsburg muhafazâkâr üyelerin çoğunlukta olduğu Mahkeme’nin Liberal kanadının efsanevî ismiydi. Demokratlar da, Cumhuriyetçiler de, Yüksek Mahkeme üyeliğine yapılacak atamayı “varoluşsal” bir mesele olarak görüyorlar. Demokratlar yeni üyenin 3 Kasım’daki seçimlerde işbaşına gelecek olan ABD Başkanı tarafından aday gösterilmesini istiyorlar.