En eski çağlardan bu yana büyük depremler insan kayıplarının yanı sıra ekonomik ve sosyal sonuçlar doğuruyorlar. Hatta bazı uygarlıkların yok olmasında bile depremler önemli rol oynadılar. Eski çağların insanları depremlerin doğanın kendine özgü koşulları içinde meydana geldikleri bilgisine sahip değildiler. Buna göre depremler, ilâhlık atfedilen doğaüstü güçlerin eseriydiler. Modern dünyanın insanlarıysa eski çağların insanlarına göre çok daha bilgililer.
Ancak deprem bilgisine sahip olmak, tek başına depremden korunmayı garanti etmiyor. Eski Romalılar’ın dediği gibi, “zafer hazırlığı sever”. Onca acı tecrübeye rağmen bir kez daha felakete maruz kalmamız, jeolojik gerçekliğimize uygun davranmamaktan kaynaklanıyor. Oysa, kulak veren olur ise, “Tarih” ve “Bilim” depremlerden korunmak için son derece öğreticidir.
Atinalı general Thukyidides, Milattan önce 431’den 404 yılına kadar süren “Peloponnessos Savaşları”nın bir bölümünü kaleme almıştı. Bu savaşlar bugünkü Yunanistan, Ege adaları ve Sicilya’ya kadar uzanan coğrafyadaki şehir devletleri arasında cereyan...