Hafta başında darbeci General el-Sisi ile seçilmiş ABD Başkanı
Donald Trump “Beyaz Saray”da çok harika, çok etkileyici, çok
teatral bir görüşme gerçekleştirdi. Trump, Sisi'nin olağanüstü
şartlar altında ne 'harika işler' çevirdiğini bir güzel anlattı. Bu
fiyakalı görüşme harika işlere heveskâr olanlar için emsâl bile
kabul edilebilir. Trump çaktırmadan Sisi'yi şöylemesine bir süzerek
“ben de harika işler becerebilirim” diye içinden geçirmiş olabilir.
Amerikalılar, 'harika işler' yapsın diye milyarder emlakçıyı Başkan
seçmemişler miydi?
Hakikaten General Sisi, Başkan Trump'ın altını çizdiği gibi 'harika
işler'e imza attı. Seçilmiş Cumhurbaşkanını darbeyle indirdi,
binlerce sivil muhalifi katletti, on binlercesini zindanlara
doldurdu. Trump, o kadar etkilenmiş olmalı ki ABD'nin Mısır'ın
çokça arkasında duracağını bildiriverdi. Oysa ABD, Enver Sedat'tan
bu yana zaten çokça Mısır'ın arkasında duruyordu. Üstüne ABD,
Mısır'lı generallere yılda yaklaşık 1 buçuk milyar doları boca
ediyordu. El-Sisi görüşmeden, çok keyiflice, “ruhunu sat,
istediğini al” misalli “Faust'çu Sözleşme” ile çıktı.
Ortadoğu'nun diğer bir harika çocuğu, Beşşar Esed. Ama arada fark
var, Esed, Rusya'nın harika çocuğu. O da 'harika işler' çevirdi,
halkının yarısını vatanlarından etti, yüzbinlercesini öldürdü,
öldürmeye devam ediyor, bulabildiği her yolla, “kimyasal” dahil.
Esed'in kimyasal icraatı, ilk vukuatı değil. Defalarca bunu yaptı,
adını “kimyasalcılar” listesine yazdırdı. Diğer “Baasçı” düşman
kardeşi Saddam Hüseyin de Halepçe halkını kimyasalla katletmişti.
ABD ve Batı dünyası Halepçe'ye gözlerini kapamış, “yalan bunlar”
diyerek görmezden gelmişti. Halepçe'nin hesabı Saddam'dan, 'harika
adam'dan 'kötü adam'a dönüştürülünce soruldu.