İstanbul'da “Diyanet İşleri Başkanlığı”nın ev
sahipliğinde “I. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler
Zirvesi” gerçekleştirildi. Zirveye 37 ülkeden 125 dini
lider ve temsilci katıldı. 13 Ekim'de başlayan zirve 16 Ekim'de son
buldu. Zirveye, 10 Ekim'de vuku bulan katliamın yarattığı dehşet
duygusunun egemen olduğundan hiç kuşku yok. Dini liderler İslam
dünyasının içinde olduğu kaosun mahiyetini bu katliamla daha iyi
anlamış olmalıdırlar.
“Kesret içinde Vahdet: Hikmet ve Barışı Yeniden
Düşünmek” temasıyla gerçekleşen zirvede dünya
müslümanlarını ilgilendiren temel konular tartışıldı. İslam'ın
geleneksel mirasının kimi nevzuhur dini hareketler aracılığıyla
tüketildiği, Müslüman hassasiyetinin tarihten geleceğe akan hız ve
enerjisinin yeni ideolojik hareketlerle yolundan saptırıldığı
belirtildi. Son birkaç yüzyılın muhataralı sayılabilecek geçmişi
içinde aidiyet, itibar ve ortak ufuk belirleme noktasında ciddi
sarsıntılar yaşayan bölgesel müslüman varlığının bütün bu
sorunların üstesinden gelebilecek bir zihin açıklığına ve tasavvur
imkânına ihtiyaç duyduğu vurgulandı. Katliamın tel'in edildiği
zirvenin sonuç bildirgesinde şu ibareye yer verildi:
“Sadece Türkiye özelinde değil dünyanın herhangi bir
yerinde masum insanların canına kastederek kendi meş'um hedeflerine
ulaşmak isteyenlere, İslam'ın yüce ilke ve prensipleri asla onay
vermez. Tüm mahlûkata karşı şefkat ve rahmetle muameleyi emreden
Din-i Mübin-i İslâm, kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun
terörün her türlüsünü reddeder. Bir insanı katleden tüm insanlığı
katletmiş gibidir.”