Trump, “Meksika Duvarı” için Kongre’den para alamadığı için hükümet 2 ay kapalı kaldı. İçerden gelen tepkilere dayanamayan Trump 15 Şubat’a kadar hükümeti açık tutacak olan geçici bütçeyi imzaladı. Trump, Demokratlar tutum değiştirmezler ise “Ulusal Acil Durum” ilân edeceğinin sinyalini verdi. Trump’ı rahatsız eden bir diğer gelişmeyse, 2016’daki başkanlık kampanyasında çalışan Roger Stone’un “Rusya soruşturması” kapsamında FBI’a bağlı Özel Ekipler tarafından tutuklanmasıydı. Trump’ın gayriresmi danışmanlarından Stone’un sabah erken saatlerde gözaltına alınması Beyaz Saray’da şok etkisi yaptı. Trump tutuklamaya, “Ülkemizin tarihindeki en büyük cadı avı!” diyerek karşılık verdi.
Bu hengame içerisinde “Venezuela krizi” de ilginç bir seyir izliyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, BM üyesi ülkelerden Maduro muhalifi Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu meşru Cumhurbaşkanı olarak tanımalarını istedi. Pompeo’nun bu tutumu George W. Bush’un Irak’ın işgal edilmesinden önce Kongre’de yaptığı konuşmayı hatırlattı. Bush da bütün dünyaya seslenerek, “Bundan böyle ya bizimlesiniz, ya da teröristlerle” demişti. Pompeo da, BM Güvenlik Konseyi üyelerine hitaben “herkes safını seçsin, mazeret yok, ya Guaido’dan yanasınız, ya Maduro’dan” diyerek adeta Bush’u taklit etti.
Trump yönetimi İsrail’den de Guaido’yu desteklemesini istedi. İlk başta sessiz kalan Netanyahu gecikmeli olarak Guaidoya destek verdi. ABD medyasına sızan bilgilere göre Netanyahu, ABD askerlerinin Irak’ı Suriye’ye bağlayan stratejik karayolu üzerindeki “El-Tanf” askeri üssünde kalmaya devam etmeleri için Trump’ı ikna etti. İsrail’in sessizliğini bozması da bu anlaşmaya bağlanıyor.
Trump’ın şahinlerden oluşan Ulusal Güvenlik ekibi Maduro yönetimini yasadışı suç örgütü olarak tasvir ediyor. Trumpçılar Nicolas Maduro’yu 1989’da ABD’nin Panama’ya askeri müdahalesiyle devrilen Manuel Noriega ile eşleştiriyorlar. Bir diğer ilginç gelişmeyse, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Elliott Abrams gibi şaibeli bir Neocon’u “Venezuela Özel Temsilcisi” olarak görevlendirmesiydi. Ronald Reagan, George H.W Bush ile George W. Bush dönemlerinde Latin Amerika ve Ortadoğuyla ilgili kilit görevlerde bulunan biriydi Abrams.
Dönemin Cumhurbaşkanı Baba Bush, Nikaragua yönetimine karşı ABD yanlısı grupların desteklenmesiyle ilgili olarak Kongre’ye yalan söylediği için suçlu bulunan Abrams’ı af yetkisini kullanarak kurtarmıştı. Abrams, 2002’de Hugo Chavez’e karşı darbe girişimi sırasında “Ulusal Güvenlik Konseyi”nde üst düzey görevdeydi. Netanyahu’ya yakınlığıyla bilinen Abrams, İsrail’in Filistinlilere en asgari ölçülerde taviz vermesi gerektiğini savundu. Amerikan müdahaleciliğini savunan Abrams da, John Bolton gibi Irak’ın işgalini şiddetli desteklemişti.
Abrams, Amerikan askerlerini dışardaki savaşlardan çekeceğini vaat ettiği için Trump’ın Başkanlık adaylığına itiraz etmişti. Hatta Abrams, Neoconlar’ın yayın organı “Weekly Standart”ta kaleme aldığı bir yazıda Cumhuriyetçilerden Trump’ı seçmemelerini istemişti. Trump Başkan seçildiğinde Abrams’ı Dışişleri Bakan Yardımcısı yapmak istediyse de daha sonra bu kararından vazgeçmişti.