İki kutuplu dünya sistemi”nin iki merkezinden biri olan
“Sovyetler Birliği”nin dağılmasının üzerinden 25 yıl geçti. “Soğuk
Savaş” döneminin sona ermesi ilk başlarda insanlık adına umut
verici bir gelişme olarak karşılandı ama zaman içerisinde bu
yaklaşımın fazlasıyla iyimser kaldığı anlaşıldı. Dünya öncekinden
çok daha iyi bir yer olmadı. “Soğuk Savaş”ın son bulmasına rağmen
“Birleşmiş Milletler”in yapısında herhangi bir değişiklik
gerçekleşmedi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve galip
devletler tarafından kontrol edilen BM'nin yapısının değişmemesi,
özellikle Güvenlik Konseyi'nin 5 daimî üyesinin veto yetkisini
ellerinde tutmaları küresel adaletsizliğin en belirgin göstergesi.
Değişen dünyada değişmeden kalan bir kurum olarak BM, dünyanın
hangi kanayan yarasına merhem olabilir?
Komünist dünyayı temsil eden Sovyetler Birliği'nin “Soğuk Savaş”
adı verilen şaibeli oyun masasından kendi isteğiyle çekilmesi Batı
dünyasının ideolojik bir zaferi olarak yorumlandı. En güçlü
rakibinin tek kurşun atmadan oyun masasından ayrılması ABD'ye bu
zaferde en büyük payın kendisine ait olduğunu düşündürdü. Soğuk
Savaş sonrasında ABD'nin kendisini dünyanın tek hakimi olarak
görmesinden