ABD Başkanı Trump, “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelediği İsrail-Filistin barış plânını gerçekleştirmek için Binyamin Netanyahu’ya bel bağlamıştı. Trump-Netanyahu ilişkisi, ABD-İsrail ilişkisinin önüne geçti. Trump’ın İsrail politikası, Netanyahu’yu iktidarda tutmaya odaklıydı. Bu bağlamda Trump, İsrail’e normal koşullarda elde edemeyeceği ölçülerde büyük kazanımlar sağladı. Netanyahu seçim kampanyalarında bu kazanımları Trump ile kurduğu kişisel ilişkinin sonucu olarak yansıttı. Netanyahu ve Trump’ı birarada gösteren fotoğraflar hem 9 Nisan, hem de 17 Eylül’deki seçimlerinde “LiKUD”un kampanya posteri olarak yer aldı.
ABD’deki liberal Yahudilerin ve “Demokratlar”ın Trump’ın İsrail politikasını Netanyahu ile kurduğu kişisel ilişkiye dayandırmasından rahatsız olduklarını belirtmeliyiz. Demokratlar ve ana akım Cumhuriyetçiler İsrail-Filistin ihtilafının çözümlenmesinde “iki devletli” formülü destekliyorlardı. Netanyahu’nun ilhakçı politikalarıysa bu mutabakatı baltalıyor. Trump’ın barış planını yürüten ekibin “iki devletli çözüm”e atıfta bulunmamalarıysa dikkat çekiciydi.
Trump da Netanyahu odaklı İsrail politikasını iç siyasette kaldıraç olarak kullanıyor. Trump “İsrail Lobisi”nin finansal kaynaklarının 2020 seçimlerinde kendisine ve Cumhuriyetçiler’e akıtılması için bastırıyor. Hıristiyan-Siyonist Evanjelikler ise Cumhuriyetçiler’e stratejik nitelikte kitlesel oy desteği sağlıyorlar. 2020’de yeniden Başkan seçilmek isteyen Trump için ‘Netanyahu odaklı İsrail politikası” bu kesimle ittifakı sürdürmenin etkili araçlarından biri.
Evdeki hesap çarşıya uymadı, ikinci kez yenilenen seçimlerde Netanyahu yine umduğunu bulamadı. 9 Nisan’da birinci parti çıkan “LİKUD”, 17 Eylül seçimlerinde ikinci parti oldu. Netanyahu’nun yenilgisi Trump’ın da yenilgisi anlamına geliyor. Trump’ın uğradığı hayal kırıklığı sözde barış plânının akıbetini de etkiledi. Trump seçimden birkaç gün sonra planı açıklamayı düşünüyordu. Ancak bu açıklama, Netanyahu’nun seçim zaferine bağlıydı. Sonuç itibariyle Trump’ın Netanyahu iktidarına dayandırdığı barış planı elinde patladı. Şimdi Trump, İsrail politikasının ‘kişisel’ değil, ‘kurumsal’ olduğunu savunarak kendi hata payını hafifletiyor.
Seçimlerden üç gün sonra Trump ,hasar tespiti yapmak için Ortadoğu Özel Elçisi Jason Greenblatt’ı İsrail’e gönderdi. Greenblatt’ın Netanyahu ile yaptığı özel görüşmeye ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman ile İsrail’in ABD Büyükelçisi Ron Dermer de katıldılar. Taraflar herhangi bir açıklama yapmadılar ama görüşmenin Trump’ın barış plânının akıbeti, hükümet kurma çalışmalarının seyri ile ABD-İran arasındaki son gerilimleri içerdiği söyleniyor.
İsrail seçimlerinde “Mavi-Beyaz” bloğu 2 sandalye farkıyla Netanyahu’nun partisi “LİKUD”un önüne geçti. “Merkez Sol” kanat olarak nitelenen bu bloğun Başbakan adayıysa eski Genel Kurmay Başkanı Benny Gantz. Trump ve Beyaz Saray şimdiye kadar Gantz ile temas arayışı içinde olmamıştı. Trump ve barış plânını yürüten heyet nezdinde Benny Gantz adeta “yok” hükmündeydi. Netanyahu ile görüşen Greenblatt, takvimi henüz açıklanmayan yakın bir tarihte Gantz ile görüşmeyi planlıyor. Netanyahu’yu destekleyen çevreler bu gelişmeyi dikkatle izliyorlar. Akıllara gelen soruysa, “Trump, Netanyahu’dan uzaklaşıyor mu” oluyor.