Trump yönetiminin “Ortadoğu politikası”nın İsrail’in çıkarları doğrultusunda şekillendirildiği ortada. Siyonist Lobi, radikal Sağcılar, Hıristiyan-Siyonistler ve Neoconlar Trump’ı ele geçirmiş durumdalar. Bu politikada Suudi Arabistan’a önemli bir rol biçilmiş görünüyor. Suudi Arabistan’ı fiilen Veliaht Prens Muhammed Bin Selman yönetiyor. Prensin, Suudi Arabistan’ı sözde ‘modern bir ülke’ olarak markalaştırma politikasının Washington’da alıcı bulmasınıysa lobiler üstlendi. Prensin Kraliyet ailesi içindeki olası rakiplerinin tasfiyesinde Trump’ın damadı ve kıdemli danışmanı Jared Kushner’in yardımcı olduğuysa bir sır değil.
“CIA Raporu”nda Prens Selman’ın “Cemal Kaşıkçı Cinayeti”nde azmettirici rol oynadığı belirtilmesine rağmen Trump, ABD-Suudi ittifakını sürdürmekte kararlı. ABD Kongresi’nde Demokratlar, ve Cumhuriyetçiler’in küçük bir kısmı Trump’ın Prens Selman’ı kollamasına tepkililer. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Senatör Bob Menendez, Suudi Arabistan’a ve Prens Selman’a sert yaptırımlar getirilmesi için birlikte çalışıyorlar. CIA raporunu güvenilir bulan Cumhuriyetçi Senatörlerden Ben Sasse ve Mike Lee, Trump’ın Prens Selman’ı “Kaşıkçı Cinayeti”nin dışında tutmasını eleştiriyorlar. Senatör Sasse, Trump’ın Prens’in “Kaşıkçı Cinayeti”ne karıştığını söylemesi gerektiğini de ifade ediyor.
Trump ara seçimler öncesinde yaptığı bir mitingde “ABD olmazsa Suudiler 2 hafta bile iktidarda kalamazlar” demişti. Trump, Suudilerin ABD desteğinin karşılığını ödemelerini de istemişti. Bu ödemeler arasında Suudilerin Trump’ın ‘Filistin Plânı’nı desteklemesi de var. Trump’ın sadık taraftarları Hıristiyan-Siyonistler “Büyük İsrail”i savunuyorlar ve ABD-Suudi İttifakının bozulmas...