Önceki pazar yazımda “Siyah Kuğular” ve “Gri Gergedanlar”dan bahsetmiştim. “Siyah Kuğular”ın önceden öngörülemeyen ve beklenmedik bir anda zuhur eden olayları, “Gri gergedanlar” ise insanların gördüğü, hakkında konuştuğu ama hiçbir şey yapmadığı şeylerdir. Her iki imge de, gerekli önlemlerin alınmaması halinde felakete dönüşen olayları betimler.
“Gri Gergedan” metaforunu ortaya atan Michele Wucker’a göre “Kurumsal”, “Politika” ve “Kişisel” düzeylerde gördüğümüz en büyük sorunların çoğu, önlenebilir olan ancak göz ardı edilen şeylerdir. Tabii ki yaşamda gördüğümüz şeyleri tanımak, anlamlandırmak ve çerçevelemek için deneyim, tecrübe ve bilgi birikimi gerekiyor. Her şeyden önce “doğru görmek”, gördüğümüz şeye odaklanmak ile ilgilidir. Nitekim Michele Wucker kendisiyle yapılan bir söyleşide “Bakma konusunda daha deneyimli hale geldikçe, önünüzdekini görmek daha kolay hale gelir” diyordu. Bu bağlamda, İngiliz tarihçi ve filozof Robin George Collingwood’un özyaşam öyküsünde yer verdiği bir kıssayı da sizlere aktarmak...