Abdullah Muradoğlu Yeni Şafak Gazetesi

‘Siyasal İslamcılık’ ve Nahda..

'Müslüman Dünya' son iki yüzyılda iki önemli gelişmeyle karşı karşıya geldi. İlki, 19. yüzyıl boyunca birçok İslam ülkesinin Batı'lı güçler tarafından...

31 Mayıs 2016 | 164 okunma

'Müslüman Dünya' son iki yüzyılda iki önemli gelişmeyle karşı karşıya geldi. İlki, 19. yüzyıl boyunca birçok İslam ülkesinin Batı'lı güçler tarafından sömürgeleştirilmesiydi. Diğeriyse sömürgecilik sonrası döneme damgasını vuran “vekalet rejimleri”ydi. 1920'lerin başında Osmanlı Devleti'nin de tasfiyesiyle, Orta Asya'dan Sahraaltı Afrikası'na, Adriyatik'den Hint Okyanusu'na, Balkanlar'dan Güney Asya'ya kadar İslam coğrafyası gayrimüslim güçlerin eline geçti. İslamcılık hareketlerinin, bu iki önemli gelişmenin etkisiyle şekillendiğini söylemek gerekiyor.
İslamcı hareketler sömürgeciliğe karşı gelişen milli hareketlerin ya kurucusu yahut iştirakçisiydiler. II. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgeci güçler işgal ettikleri ülkelerden çekilirken arkalarında “vekalet rejimleri” bıraktılar. Vekalet rejimlerinin bir kısmında krallar ve emirler, bir kısmındaysa “askerler” iktidardaydı. Sivil toplumun en önemli bileşeni olan İslamcılar ise siyasal sisteme dahil edilmediler, tam tersine, baskı altına alınarak yeraltına itildiler. Doğrudan doğruya İslamî kimliği hedef alan uygulamalar sebebiyle bu hareketler ideolojik olarak da sertleştiler. İslamcı fikriyatın doktrinize edilmesinde 'sosyalizm' gibi ideolojilerin İslam dünyasında cazip görülerek yayılması da rol oynadı. Öte yandan sözde bağımsız 20 kadar Arap devletinin “Filistin meselesi”ndeki acziyeti “Arap milliyetçiliği”ni zayıflatırken, İslamcılığın radikalleşmesinde bir hayli etkili oldu.
1990'ların başlarında Tunus ve Cezayir'de seçimlere giren “İslami Yöneliş Hareketi (Nahda)” ile “İslami Selamet Cephesi (FİS)” şiddetle bastırıldı. Batı, Tunus ile Cezayir ve Mısır'da diktatörleri destekledi. İslamcı hareketlerin demokratik yoldan iktidar olmalarına, toplumsal sorunlarla yüzleşmelerine, dikta rejimlerinin ağır baskısıyla şekillenen zaaflarını gidermelerine imkan tanınmadı. Diktatörlük rejimleri ülke halklarının ekonomik durumlarını iyileştirmekten de acizdi. Ülke kaynakları bir grubun elinde toplandı; yolsuzluk, yoksulluk kangren hale geldi. Bütün bunlar gençlerin daha radikalleşmesi ve yer yer şiddete yönelmelerinden başkaca bir sonuç vermedi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trump Amerika’yı ‘dışarı’ çıkarabilecek mi? 19 Kasım 2024 | 70 Okunma İsrail’e ‘koşulsuz destek’ Harris’e kaybettirdi 17 Kasım 2024 | 53 Okunma Demokratlar’ın “Ginsburg” sendromu! 12 Kasım 2024 | 40 Okunma Demokratlar “Trump şoku”nu atlatabilecekler mi? 10 Kasım 2024 | 67 Okunma Rusya ve Çin kimi ABD Başkanı olarak görmek ister? 05 Kasım 2024 | 182 Okunma