Donald Trump'ın 7 ülke vatandaşlarına ABD'ye giriş yasağı
getirmesine ilişkin Başkanlık Kararnamesi yargı kararlarıyla bir
ölçüde geri püskürtüldü. Şüphesiz, bu bir mevzi savaşıdır. Trump,
gücünün sınırlarını “bir adım ileri, iki adım geri” hamlelerle test
etmeyi sürdürecek. Zira mevzi savaşını kazanmadan cephe savaşını
kazanamayacağını biliyor. Trump hassas noktaları bir bir iğneliyor.
Böylece hem kendi gücünü, hem karşı-cephenin gücünü test
ediyor.
George W. Bush dönemi ABD için 'yüksek sıçrama' hamleleriydi.
Afganistan ve Irak'ın işgali, 'Haçlı ruhu'nu hortlatma girişimleri
bu sıçrayışların ifadesiydi. Bu hamlelerin ABD açısından hiç de
başarılı olmadığı sonuçlarından belli. Putin, bir yıkım abidesi
olan “Yeltsin Rusyası”nı toparladı, Çin gücünü artırdı, İran ise
Irak'ta çok daha etkili bir konum elde etti.
Obama dönemiyse ABD için “daha iyi bir sıçrayış için gerileme”yi
ifade ediyor. ABD son dört yılda iyice geriye çekildi. Yeni
sıçramayı Hillary Clinton'ın yapması hesap edilmişti, olmadı, Trump
geldi ve ABD kendi içinde patlama evresine geçti. Şimdi yaşanansa
bir güçler savaşıdır. İçerdeki bu savaşı sonuçlandırmadan ABD kendi
içinde patlamaya devam edecek.
Nitekim Trump yönetimi, Rusya Ukrayna ve Kırım'da geri adım atana
kadar yaptırımların devam edeceği mesajını verdi. Her ne kadar
Trump “NATO”ya eleştiriler yöneltse bile, ABD NATO'nun patronu. ABD
olmadan NATO işlevsiz kalır. NATO'ysa Rusya'yı öfkelendirecek
ölçülerde “Baltıklar”da askeri hareketliliğini daha ileri boyutlara
taşıyor. Öte yandan ABD, Rusya ile ilişkilerini yeni bir boyuta
taşımadan Çin ile doğrudan yüzleşmeyi de göze alamaz.