Michael Wolff’un “Gazap ve Öfke: Trump’ın Beyaz Sarayı’nın İçinden” başlıklı kitabında yer alan iddialar sebebiyle Washington’daki durumu Roma’nın son günlerine benzetmiştim. Trump’la birlikte Washington’da kaos yaşandığını herkes kabul ediyor. Beyaz Saray’da “Ulusalcılar” ve “Küreselciler” arasındaki güç savaşı, Trump’ın ideologlarından Steve Bannon’ın Cumhuriyetçi Parti liderliğine başkaldırması, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında daha önce görülmemiş ölçülerdeki cepheleşme, yanı sıra “kültür savaşları” formuna bürünen ‘cinsel taciz’ iddiaları, kaosu yeteri kadar gözler önüne seriyordu. Trump’ın “Trans-Pasifik Anlaşması(TPP)” , “NAFTA”, “Paris İklim Anlaşması” gibi başlıklarda sergilediği tutumun ABD’nin küresel sistem içindeki müttefikleriyle ilişkisini zayıflattığı da bir vakıa. ABD medyasında Trump’ı Roma İmparatoru Nero’ya benzetenler oldu. Nero, sözde yüceliğini Romalılara ispat etmek için korkunç yollara başvuran bir imparator. Nero’nun yazdığı bir şiire kıvam vermesi için veya daha görkemli şekilde yeniden inşa etmek için Roma’yı yaktırdığı rivayet edilir. Nero, Roma’yı özel zevklerinin nesnesi haline getirmekle suçlanır. Kendisini deviren hasımlarının eline geçmemek için intiharı seçen Nero, bu son anında bile “Ne yazık! Dünya benim gibi bir sanatçıyı kaybediyor” demiş. Trump’ı mizaç olarak Nero’ya benzeten David Remnick, “New Yorker” dergisindeki yazısında “Birleşik Devletler Başkanı, Birleşik Devletler için bir güvenlik tehdidi haline geldi” diyordu. Geçen yıl ABD’nin 27 ünlü psikiyatristi Trump’ın akıl sağlığını tartışmaya açan bir kitaba imza atmıştı. Wolff’un kitabında öne sürülen iddiaları bir tweet’le reddeden Trump kendisinin ‘dahî’ olduğunu vurgulayan ibareler kullandı. 27 psikiyatristten Bandy X. Lee ile Leonard L. Glass ise “Politico”da “Biz psikiyatrlarız. Başkan’ın Zihinsel Durumunu Sorgulamak Gö...