ABD Başkanı Trump’ın “Filistin meselesi”ne nihaî çözüm için, ‘Yüzyılın Anlaşması’ diye nitelediği bir barış plânı hazırlattığı biliniyordu. Ancak bu plânın detayları henüz kamuoyuna açıklanmadı. Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner’in yürüttüğü plân aylardır körün fili tarif ettiği hikâyeye dönüştü. Trump, plânın açıklanmasını İsrail’de 9 Nisan’da yapılacak seçimden sonrasına ertelemişti. Trump, sözde barış plânının seçimlerde bir referanduma dönüşmesini istememiş. Trump’ın erteleme gerekçesi böyle izah ediliyor.
Trump’ın plânının çerçevesi taraflara eşit mesafede yer alan bir ekip tarafından değil, İsrail yanlısı olarak bilinen küçük, dar bir grup tarafından çiziliyor. Filistinli taraflar ise Trump’ın İsrail yanlısı politikaları sebebiyle görüşmelerden çekildiler. Filistin ile ABD arasındaki diplomatik temaslar kopmuş durumda. Trump yönetimi önceki ABD hükümetlerinin göze alamadığı ölçülerde İsrail yanlısı kararlara imza attı. ABD’nin İsrail Büyükelçiliği Tel Aviv’den Kudüs’e taşındı, “Birleşmiş Milletler”e bağlı “Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu”na (UNRWA) ABD’nin yaptığı malî katkı iptal edildi, “Filistin Kurtuluş Örgütü”nün Washington’daki ofisi kapatıldı. ABD, İsrail’i rahatsız eden kararlar aldığı için Birleşmiş Milletler’e bağlı “UNESCO” ile “İnsan Hakları Konseyi”nden de çekildi.
ABD Senatosunda, “Filistin için İsrail’i Boykot Girişimi BDS”ye yaptırım getirilmesinin yanı sıra İsrail’e 38 milyar dolarlık askerî yardım içeren yasa paketi onaylandı. Paket Kongre’deki diğer onay aşamalardan geçer ise, yasalaşacak. Trump, “İran Nükleer Anlaşması”ndan çekilerek Netanyahu’nun bir isteğini daha yerine getirdi. Netanyahu İsrail’i ‘Yahudi devleti’ olarak tanımlayan bir ulus devlet yasası çıkararak, 2 milyona yakın Arap nüfusu ikinci sınıf vatandaşlar derecesine indirdi. Trump bu oldu-bittiye de sessiz kaldı.
Trump, Netanyahu’ya yaptığı kıyakların karşılığında ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak nitelediği barış plânına İsrail’in onay vermesini bekliyor. Ancak Netanyahu plâna olumlu yaklaşacağına dair bir işaret vermiş değil, tam aksine başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletine razı gelmeyeceğini ve Batı Şeria’daki yerleşimlerden ödün vermeyeceğini gösteren açıklamalar yaptı. Bazı Siyonist kalemler ise plânın İsrail açısından sakıncalı olduğu uyarısı yapıyorlar.
Netanyahu’nun Trump’ın barış plânını sekteye uğratacağına dair işaretlerden biri, Yahudi ırkçısı olarak bilinen üç küçük partiyle seçim ittifakı yapmasıydı. ABD’nin terör örgütleri listesine aldığı “Meir Kahane” hareketiyle ilişkili bu partilerle Netanyahu’nun işbirliği yapması Trump’ın barış plânı için kötü haber. İşgal edilmiş Filistin topraklarından Filistinlilere bir çakıl taşı bile vermeye yanaşmayan bu partilerin İsrail meclisine girmeleri veya İsrail Hükümetinde yer almaları, Trump’ın plânının önündeki en ciddi engellerden biri.
ABD’deki “İsrail Lobisi”nin ana örgütleri de Netanyahu’nun ittifak hamlesini eleştiren açıklamalar yaptılar. Bazı yorumculara göre bu ittifak, Amerikan Beyaz Irkçı örgütü “KKK (Ku Klux Klan)” ile ABD Başkanının anlaşma yapmasına eş değer. Netanyahu’nun seçimleri kazanması halinde bu partilerle yapılacak bir koalisyon hükümetinin Trump’ın barış plânına olumlu yaklaşacağına ihtimal verilmiyor. Şimdiye kadar Trump’a her istediğini yaptıran Netanyahu, Trump’a neleri yaptırmayacağını da bu ittifak girişimiyle göstermiş oldu.