Donald Trump’ın Başkan seçildikten sonra “FBI” ile yıldızı bir türlü barışmadı. Trump her fırsatta FBI’yı sertçe eleştiriyor. Geçen hafta yayımladığı tweette Trump yine “FBI”yı sorgulayarak, “Derin devlet yetkililerimiz neden Clinton’ın e-postalarını deşelemiyorlar. Arızalı ve bozuk mu?” demişti. Hillary Clinton’ın, Dış İşleri Bakanı iken resmî yazışmalarını özel elektronik posta hesabından yapması FBI tarafından soruşturulmuştu. Gerekçe, Clinton’un ‘ulusal güvenlik’ için boşluk yarattığıydı. Ancak FBI soruşturmasından Clinton’un mahkeme önünde yargılanmasını gerektirecek bir sonuç elde edilmedi. “Derin devlet” deyimi ABD’de en iyimser açıklamasını “Amerikan siyasetini perde arkasında kontrol eden bürokrasi” cümlesiyle buluyor. Bu bürokrasiden daha çok, sayısı 17’yi bulan, “İstihbarat Topluluğu” kastediliyor. Trump, “CIA”in başına, “Evanjelik Hıristiyan” kişiliğiyle tanınan Mike Pompeo’yu getirdi. “Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi” üyeliği yapan Pompeo İslamofobik konuşmalarıyla da dikkatleri üzerine çekmişti. Ekim ayı başında “Axios” haber sitesi Trump’ın Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson’ı görevden alarak yerine Pompeo’yu getireceğini ortaya attı. Şimdi bu iddia yine gündemde. Medyada Tillerson’dan çıkış anlamına gelen “Rexit” başlıklı haberler çokça yer alıyor. Mike Pompeo ile “CIA”yı kontrol ettiğini düşünen Trump, “FBI”ın dizginlerini de eline almak istiyor. Hatırlayalım, “FBI” Başkanı James Comey, Trump’ın seçim kampanyasındaki bazı isimlerin Rusya ile bağlantı kurdukları iddialarını soruşturuyordu. Böylece “FBI” ile Trump arasında ‘soğuk savaş’ başladı. Soruşturmanın odağındaki isim Michael Flynn idi. Trump, Flynn’i “Ulusal Güvenlik Danışmanı” olarak atamıştı. İddialara göre Trump, Comey’den Flynn’i soruşturmamasını istemişti. Ancak Comey kabul etmediği için Trump tarafından görevden alınmıştı. Trump, Flynn’e de danışmanlıktan el çekt...