ABD Başkanı Trump çirkin ve kaba bir üslupla yayımladığı bir tweet mesajıyla ülkemizden ithal edilen çelik ve alüminyum ürünlerine yüzde 50 ile yüzde 25 ek vergi getirdi. Hıristiyan –Siyonist Evanjellerin de baskısıyla “Papaz Brunson meselesi”ni bahane olarak kullanan Trump yönetimi ülkemize karşı adeta düşmanca tavır içerisinde. Devletlerarası meseleleri diplomatik araçlar yerine anî tweet mesajlarıyla kaotik süreçlere sürükleyen Trump’ın fevrî davranışları ABD’nin müttefikleri nezdinde güvensizlik ve kaygı unsuru olarak kayıt ediliyor.
Kasım’da Temcilciler Meclisi seçimleri var, ayrıca Senato’nun üçte biri yenilenecek ve 36 eyalette valilik seçimleri yapılacak. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. ‘Silah kullanılmayan iç savaş’ olarak nitelendirilen bu seçimler kültür savaşları bağlamında sürdürülüyor. Hıristiyan Siyonistler ise taraftarlarına Trump’ı ‘Tanrı’nın hizmetkârı’ olarak gösteriyorlar. “Papaz Brunson” bu iç savaşta ‘dinsel sos’ görevi yapıyor.
Önceki bir yazımızda Amerikan medyasında, Trump’ın ‘devlet adamı’ vasfıyla çelişen davranışlarını analiz etmek için “Trumpoloji” adıyla sütunlar oluşturulduğunu belirtmiştik. Geçen yılın başlarında, Trump’ın “Büyük Düşün’ kitabından yola çıkarak kişiliğinin ABD politikalarını ne yönde etkileyebileceğine dair bazı gözlemlerde de bulunmuştum. Donald Trump “NBC” kanalında uzun yıllar “Çırak (The Apprentice)” adlı yarışma programını yönetmişti. Gayrimenkul milyarderi Trump NBC ekranlarında “Survivor”u andıran bu programla şöhreti yakaladı. Bu program da Trump’ın ‘devlet işleri’ni nasıl ele alacağını gösteren bir kaynak. Nitekim Trump, Beyaz Saray’a taşıdığı kadronun yarısından fazlasına “Çırak” programında olduğu gibi “kovuldun” demişti. Böylece Beyaz Saray ‘kaos’ ile anılır oldu.
Trump’ın hükümet etme tarzının tehlikeli ve istikrarsızlaştırıcı bir seyir izlediğiyse çok açık. Trump’ın “NATO”daki müttefiklerine yönelik küçümseyici beyanları, ABD’yi Trans-Pasifik Anlaşması, Paris İklim Anlaşması ile İran Nükleer Anlaşması gibi çok taraflı anlaşmalardan çekmesi, NAFTA’yı ise iptal etmekle tehdit etmesi ABD’nin artık uluslararası taahhütlerine bağlı olmadığını gösteriyor. Trump’ın ticaret savaşlarıysa “ekonomik soğuk savaş olarak” nitelendiriliyor. Tabir caizse, Trump adeta elinde pimi çekilmiş bir bombayla dolaşıyor.
Beyaz Saray’da Trump’ı dizginleyen ‘ihtiyatlı’ isimlerse birer birer pes etti. Zaten bir kısmı ya istifa etti, ya kovuldu. Şimdiyse Trump’ın iç kabinesinde Trump’a gaz verecek Neocon şahinler revaçta. “Personel politikadır” özdeyişiyle ifade etmek gerekirse Trump Hıristiyan-Siyonist bir ekip tarafından kuşatılmış bulunuyor. Dünyanın endişe etmesi için bu yeter sebep.
“Çırak” programında Trump birlikte çalışan Omarosa Manigault Newman’ın kaleme aldığı “Dengesiz” başlıklı bir kitap önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak. Başkanlık seçimlerinde Trump için çalışan Omaraso Beyaz Saray’da Halkla İlişkiler Direktörü olmuştu. Afrika kökenli Amerikalı bir kadın olan Omaraso geçen yıl işten kovuldu. Omarosa Beyaz Saray’da Siyahlar’a karşı dışlayıcı bir bakışla karşılaştığını söylemişti. Kitabında Omaraso, Trump’ı ırkçılıkla ve kadın düşmanlığıyla suçluyor. Omaraso’ya göre egosuna düşkün olan Trump nefret edilmeyi seviyor, kaos ve kafa karışıklığını seviyor. Galiba bu kitap da Michael Wolff’ın “Ateş ve Öfke: Trump Beyaz Sarayı’nın iç yüzü” kitabı kadar ses getirecek.