Kültür Ocakları Vakfı”, “Uluğbeyler” başlığıyla hazırladığı
belgesel dizisinin ilk bölümünü merhum Prof. Turan Yazgan'a
ayırmış. Belgeselin ilk gösterimi dün İstanbul Üniversitesi Kongre
Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. 2012'de vefat eden Turan Hoca,
“Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı”nın başkanıydı. 1980'de kurulan
vakfın başkanlığını vefatına kadar sürdüren Turan Hoca'yı
üniversite öğrencisiyken tanımıştım. Vakıf, İstanbul Belediyesi'nin
arkasındaki Ankaravî Mehmed Efendi Medresesi'nde hizmet
veriyordu.
1980'lerin başlarında biz gençler, iftarlarımızı kâh Beyazıt'taki
“Birlik Vakfı”nda, kâh “Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı”nda
açıyorduk. Ramazan akşamlarında gerçekleşen sohbetlerde,
kitaplarını okuduğumuz birçok şahsiyeti bizzat dinleme ve konuşma
imkânına kavuşuyorduk. Bu etkinlikler bizim gibi taşradan gelen
gençler için önemliydi. İdeallerimizi biçimlendiren isimlerle yüz
yüze gelmek başka bir duyguydu ve çok kıymetliydi o zamanlar.
1980'lerde “Türk Dünyası”, kavuşmak istediğimiz muhâyyel bir
dünyaydı. Bu dünya biz gençler için medeniyetimizin, kültürümüzün
beşiğiydi. Farabî, İbn-i Sina, İmam Buharî, İmam Maturidî, Hoca
Ahmed Yesevî, Mevlânâ, Serahsî, Nesaî, Tirmizî gibi nice alimleri,
gönül erleri ve fatihleri yetiştiren “Mâverâünnehir havzası”ydı.
16. Asırdan itibaren Rusya'nın peyderpey esareti altına giren bu
dünyayla bağımız 1920'lerin sonlarına doğru koptu. “Sovyet
ideolojisi” Türkiye ile Mâverâünnehir arasına demir perde
çekmişti.
“Demirperde” gerisinde kalan bu dünyaya olan duygusal ilgimizin
bilgiye dönüşmesinde Turan Hoca'nın çok büyük katkısı var.
1990'ların başlarında “Demir Perde” nihayet