ABD Başkanı Trump, 2016’daki başkanlık kampanyasında ülke dışına kaçan işleri geri getireceği sözü vermişti. Bu vaad küresel sistemin işlemesinde temel rol oynayan çok taraflı ticaret anlaşmalarının terkini de içeriyordu. Trump, “Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşması”ndan çekildi ama bu ABD’nin küresel sistem içindeki rolünü tartışmaya açtı. Trump’ın 1 trilyon doları aşan alt yapı yatırımları plânıysa kendi içinde belirsizlikler taşıyor. Plânın nasıl uygulanacağı konusunda kafalar karışık. “Ulusal Ekonomi Konseyi”, “Ulusal Ticaret Konseyi”, “Ticaret Bakanlığı” ve “Hazine Bakanlığı” arasında fikir birliği sağlanmış görünmüyor. Bu kuruluşların başındaki isimler “Küreselciler” ve “Ulusalcılar” gibi farklı sonuçlar doğuracak yaklaşımları temsil ediyor. Trump’ın Küreselciliğin simgesi olan “Davos Dünya Ekonomik Forumu”na katılması bile olay oldu. Trump seçim kampanyasında Davos’a sert eleştiriler yöneltmişti. Trump Davos’ta yaptığı konuşmada “‘Önce Amerika demek Amerika yalnız kalacak demek değil’ diyerek, önceki tutumunu yumuşattığını gösterdi. Davos’ta ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross ile Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in konuşmalarındaki yaklaşım farklılıklarıysa gözden kaçmadı. Amerikan halkı ABD’nin askerî müdahale politikalarından epeydir rahatsız. Trump Başkanlık kampanyasında bu rahatsızlığı çok iyi kullandı. Dış işgallerinde ölen askerlerin ailelerinin yaşadığı yörelerde Trump’ın aldığı oylar diğer yörelere kıyasla daha fazlaydı. Trump daha önce şiddetle karşı çıktığı halde Afganistan’a ek kuvvet gönderilmesini onayladı ve Suriye’de işgalci ABD askerlerini kalıcı hale getirecek politikalara ses çıkarmadı. Türkiye’nin “Zeytin Dalı Harekâtı”yla ilgili Washington’dan gelen açıklamalardaki tutarsızlıklar Beyaz Saray’daki kafa karışıklığının ve yönetim zafiyetinin bir yansıması. Washington 2014’ten bu yana Türkiye’ye “YPG” ile işbirliğinin “IŞİD”in tasfiyesiyle birlikte son...