Henry Kissinger geçen hafta kadîm dostu Vladimir Putin'i Kremlin
Sarayında ziyaret ederek yine dikkatleri üzerine çekti. 1972'de
İtalyan gazeteci Oriana Fallaci'ye verdiği röportajda Kissinger
kendini, kovboy filmlerinde olduğu gibi, atının üstünde tek başına,
araba konvoyuna yol gösteren yalnız bir kovboya benzetmişti. Bu
yüzden gazeteler “Yalnız Kovboy Henry” başlıklı karikatürler
yayınlamışlardı. Başkan'dan sonra ABD'nin en güçlü ismi olduğu
halde basında pek görünmemesi, “Kissinger” ismi etrafında adeta bir
sır perdesi oluşturdu. Meselâ Oriana Fallaci şunları
söylüyordu:
“Dilediği zaman Mao Ze-tung'la buluşan, canı isterse Kremlin'e
giren, gerek duyarsa ABD Başkanı'nı uyandırıp yatak odasına dalan
bu akla sığmaz, anlaşılmaz, çekilmez adam… Yanında James Bond'un
yavan kalacağı, kalın kemik çerçeveli gözlükler takan, bu saçma
sapan adam… James Bond gibi ateş etmez, yumruk atmaz, rüzgar
hızıyla geçip giden arabalardan atlamaz ama, savaşlar başlatır,
savaşlara son verir, alınyazımızı değiştirmeye kalkışır ve
değiştirir de… Peki ama kimdir bu Henry Kissinger?”
Amerikan siyasetinde Cumhuriyetçi kanadın en önemli
stratejistlerinden sayılan Kissinger, “Ulusal Güvenlik”
danışmanlığının yanı sıra 1973-1977 yılları arasında Dışişleri
Bakanlığı yaptı. “Soğuk Savaş” döneminde ABD ile Sovyetler Birliği
arasındaki yumuşama politikasının mimarıydı. ABD ile Çin arasında
resmi ilişki kurulmasında da önemli rol oynadı. Ancak Kissinger,
ABD'nin Kamboçya'yı bombalamasını desteklediği gibi, Şili'nin
sosyalist devlet başkanı Salvador Allende'ın, arkasında “CIA”in yer
aldığı bir askeri darbeyle devrilmesinde büyük pay sahibiydi.
'Güç'e olan tutkusuyla tanınan ve modern bir “Makyavel”e benzetilen
Kissinger'in yıldızını parlatansa Amerikalı milyarder Nelson
Rockefeller idi. 1958'den 1973'e kadar New York Valiliği yapan
Rockefeller, Kissinger'ı Başkan Nixon'a tavsiye etmişti. Kissinger
kısa süre içinde Beyaz Saray'da hızlı bir şekilde yükseldi.
“Nixon'un akıl dadısı” diye anılan Kissinger'ın Dışişleri Bakanı
görevinden öte bir yeri olduğuna inananların sayısıysa hiç de az
değildi. Fallaci'nin nitelemesiyle Kissinger, “Beyaz Saray”ı evi
gibi kullanan gerçek bir devlet başkanı gibi davranıyordu. Siyasi
kulislerde anlatılan bir fıkraysa Kissinger'ın Başkan Nixon
üzerindeki etkisini şöyle betimliyordu:
“Kissinger ölürse ne olur düşünün bir, Richard Nixon Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı oluverir.”
Ortadoğu'da Araplara faydası dokunmayan “İsrail-Mısır anlaşması”nın
arkasında da Kissinger vardı. 1938'de Almanya'dan kaçan Yahudi bir
aileye mensup olan Kissinger'e dair anlatacak çok şey var ama mevzu
bu değil. Mevzu, Suriye'de kritik bir sürece girilirken Putin ile
Kissinger'ın başbaşa ne konuştukları. Basına yansıyan açıklamalara
göre, iki eski dost 'sohbet' için buluşmuştu.