10. yüzyılın Türkistanlı alimlerimizden merhum Hakim es-Semerkandî, İslamiyet'in Kur'an ve Sünnet'in akılcı yorumuna dayanan temel inanç umdelerini anlattığı meşhur kitabına “Sevâdü'l-A'zam(Büyük çoğunluk)” adını vermişti. Maveraünnehir havzasında yaşayan ahalinin imân ve kafa birliğinin sağlanmasında önemli rol oynayan bu kitap “Büyük Çoğunluğun Kitabı” olarak anılıyor. Ecdadımız bin yıldan fazladır, “Sevâdü'l-Azam”da dile getirilen itikadî çizgiye hep sadık kaldı. Bugün de bütünleyici, toparlayıcı, uzlaştırıcı bu çizgiye ne kadar ihtiyacımız olduğu gün gibi ortadadır.
“Yenikapı Mitingi”, milletimizi perişan etmekten başka bir amaca yaramayacağı aşikar olan kökü dışarda “15 Temmuz”daki hain darbe girişimine karşı Büyük Çoğunluğun refleksini simgeliyor. Ülkemiz bir uçurumun kenarından döndü ama tehlike nihai olarak atlatılmış sayılmaz. Hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye'yi kafeslemek isteyen uluslararası şer güçler daha başka yeni tuzaklamalar yapmayı deneyeceklerdir. Sonuçları itibariyle bakacak olur isek “15 Temmuz”, devleti ve milleti ani bir şoklama darbesiyle hareketsiz hale getirmek, böylece niyet ettikleri operasyonu gerçekleştirmeyi amaçlayan korkunç bir tezgahtı. Oyunu tezgahlayanların atladıkları tek önemli ayrıntıysa milletimizin ferasetiydi. “CIA”in psikiyatri laboratuvarlarında üretilen zehirli tohumlar, beyinleri yıkanmış zavallı bir güruhu hainleştirmişti ama geride kaya gibi sağlam duran “Sevâdü'l-A'zam”ın bulunduğunu akıl edemediler.
Hain Darbe nihai amacına ulaşmadı ama devlete, millete, kurumlara ve bilhassa silahlı kuvvetlere büyük hasarlar verdi. Dini kisveye bürünen şebekenin toplumsal değerlerimizi zedelediği de bir vakıa. Bütün bu maddi ve manevi hasarlar süreç içerisinde elbette giderilecek, bazı kurumlar yenilenecek, bazıları da formatlanacaktır. Bundan sonra yapılması gereken ilk iş ise “Sevâdü'l-A'zam”ı daha da güçlü kılmaya, adaleti ve eşitliği sağlamaya yönelik iktisadî ve hukukî atılımları gerçekleştirmek olmalı.