Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında dünyayı ve özellikle de İslâm coğrafyasını iliklerine kadar sömürmekte olan ve o zamanlar “Güneş Batmayan İmparatorluk” diye anılan İngiliz emperyalizmine karşı mücadele eden Cemalleddin Efgani, “İslâm Birliği”ni sağlamak için çalışmış büyük bir fikir ve eylem adamıdır. Müslümanların Batı ve özellikle de İngiliz sömürgesinden kurtulmaları için büyük çaba gösteren, öğrencisi Muhammed Abduh ile birlikte “Urvetü’l-Vusqâ” (Sağlam Kulp) ismiyle bir dergi de çıkaran Efgani, Müslümanların emperyalistlere karşı korkusuzca direnip mücadele etmeleri ve böylece özgürlüklerine kavuşmaları için onları yüreklendirici yazılar yayımlıyordu. Bu amaçla kaleme aldığı yazılarından birine Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden aktardığı bir hikâye ile başlamıştı. ‘Katil Cami’ diye bilinen bu hikâye, doğrusu o günler ve bu günler için oldukça anlamlı mesajlar içeriyordu...
Eskiden şehirlerde yabancıların konaklayacakları otel vb. mekânlar pek bulunmadığı için, şehirde konaklayacak olanlar, en emin yerler olarak camileri görürler ve bir kenarına kıvrılıp yatarlardı... İşte şehirlerin birindeki bir camide geceyi geçiren bir adam, sabahleyin ölü bulundu.