Abdullah Yıldız Yeni Akit Gazetesi

Camiler son durağımız olmadan beş vakit uğrağımız olsun

Müslümanlar olarak son durağımızın camiler olduğu, her Müslüman’ın son yolculuğuna çıkmak için camilerdeki musalla taşına konulup cenaze namazı kılınarak uğurlandığı...

23 Temmuz 2019 | 179 okunma

Müslümanlar olarak son durağımızın camiler olduğu, her Müslüman’ın son yolculuğuna çıkmak için camilerdeki musalla taşına konulup cenaze namazı kılınarak uğurlandığı hepimizin malumudur. Ancak, haftada bir Cuma namazı ve yılda iki Bayram namazı ile Ramazan ayında teravih namazları için ve ara sıra da ‘kandil’ gecelerini ihya için camileri ziyaret etmenin dışında günlük hayatta camilerimiz kaç vakit ‘uğrağımız’ -uğrak yerimiz- oluyor? Bugün-yarın derken, bir bakmışsınız, son duraktasınız…

Cahit Sıtkı ne güzel demiş: “Neylersin ölüm herkesin başında./ Uyudun uyanamadın olacak./ Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? / Bir namazlık saltanatın olacak,/ Taht misali o musalla taşında.”

Ölümü, son durağı ve ötesini; Ahiret Hayatını ve Hesap Gününü günlük hayatımızda ne kadar sık hatırlıyoruz? Bizleri günde beş vakit namazın ikamesi için camiye çağıran ezanların davetine ne kadar icabet ediyoruz? Namazlarımız ve camilerimiz, hayatımızın merkezinde mi yoksa parantezinde mi?…

Cami, cemaat ve namaz konusu gündeme geldiğinde, insanımız genellikle din görevlilerini şikâyet konusu yapar; camiye ve namaza gelmemenin ‘beynamaz özrü’ türünden bahanesi olarak da sıkça imamların yetersizliğini ileri sürerler.

Tabii ki, her ‘din görevlisi’ kardeşimiz birer “din gönüllüsü” olmalı; ed-Dinü’l-Kayyim olan İslâm’ı, “Din’in direği” olan namazı ve “Allah’ın evleri” olan camileri Allah’ın kullarına sevdirmek için taşın altına sadece elini değil, yüreğini, hatta bütün bedenini koymalı, varlığını İslâm dâvasına adamalıdır. Bu ideal seviyeyi yakalamaya çalışan hocalarımızın yanında, uzağında kalan hocalar da elbette vardır… 

Bu bağlamda, ideal bir “din gönüllüsü” olmak için çırpınan, adeta kendini paralayan bir hocamız ile bu hocalarımızın yetiştiği ocaklarımız olan iki imam-hatip lisesinde kendilerini dâvaya vakfetmiş iki adam gibi adamdan, kadirşinaslığın bir gereği olarak söz etmeliyim: 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Gönül Vatan”dan “Müslüman Vakti”ne 19 Kasım 2024 | 76 Okunma Mücahid Âlimler 12 Kasım 2024 | 140 Okunma Âlimler birleşirse ümmet birleşir 05 Kasım 2024 | 98 Okunma Allah’ın İpine Yapışmak 29 Ekim 2024 | 78 Okunma Şehid Yahya Sinvar’ın ardından 22 Ekim 2024 | 168 Okunma