Sultanlığı devraldığında Türk-İslâm dünyası büyük iç ve dış tehlikelerle karşı karşıya idi. Müslümanlar adeta paramparçaydı. Bu durum, Anadolu ve Balkanlarda egemen olup Ortodoks Hıristiyanlığı yaymakla kendini görevli sayan Bizans İmparatorluğu yöneticilerini Müslümanlara karşı cesaretlendiriyordu. Türk ve Müslüman topluluklar kendi içlerinde birbirlerine düşman gruplara ayrılmışken, Bizans her fırsatta Müslüman toplumlara saldırmakta ve kendince İslâm’ın kökünü kazıma planını uygulamaya koymuş bulunmaktaydı… Buna karşılık İslâm dünyasının dini liderliğini temsil eden, fakat neredeyse etkinliği Bağdat’taki saray duvarlarıyla sınırlı kalan Abbasi Halifeliği ise, kendini savunacak durumda değildi. İşte tam da böylesine netameli bir dönemde Türklerin ve Müslümanların büyük bir kısmını tek merkez idaresi altında toplamayı başarabilen Selçuklular tarih sahnesine çıktılar…
Denilebilir ki, böyle bir zaman diliminde İslâm âlemine giren bu taze ve enerjik unsur -Selçuklular- sayesinde İslâmiyet...