‘Bu da gösteriyor ki iktidarın “dindar nesil yetiştirme” çabaları siyasi mühendislik olarak kaldı’.
Gençlerin manevi değerlerimizden hızla uzaklaşmalarını olumlu bir gelişme olarak niteleyen şirket müdürü, din-iman-İslâm karşıtlığını da açığa vurmuş:
‘İnançlara, kimliklere ve cinsel yönelimlere bakışta olumlu değişimler var.’
Olumlu değişimler şunlarmış: Kendilerini ‘geleneksel muhafazakâr’ ve ‘dindar muhafazakâr’ olarak tanımlayanların yüzdesi düşerken, ‘modern’ olarak tanımlayanların oranı ise hızla yükseliyormuş…
Gençlerin sokakta, sinema veya tiyatroda olması onların zihin dünyalarını ve ‘ayıp-günah’ algılarını da değiştiriyormuş; ‘dindarım’ diyenler, başını örtenler azalırken, ‘ateistim’ diyenler çoğalıyormuş…