Abdullah Yıldız Yeni Akit Gazetesi

Erdoğan’ın Trump ile görüşmesi

Erdoğan, Suriye savaşının bitirilmesi, mültecilerin iskânı, PKK/PYD ve YPG gibi konuların çözümü için mücadele ediyor. Bu yüzden de bazen ABD ile bazen de Rusya ile masaya oturabiliyor. Bundan daha doğal bir...

11 Kasım 2019 | 164 okunma

Erdoğan, Suriye savaşının bitirilmesi, mültecilerin iskânı, PKK/PYD ve YPG gibi konuların çözümü için mücadele ediyor. Bu yüzden de bazen ABD ile bazen de Rusya ile masaya oturabiliyor. Bundan daha doğal bir şey yok. Ancak varılan mutabakatlara uyulmuyor. Türkiye, terör örgütleri ile masaya oturup anlaşmadı. Anlaşma sağlanan ülkeler ABD ve Rusya. Bölgedeki terör örgütlerinin ipi maalesef bu ülkenin elinde. İsrail konusu ise başlı başına bir bela. Mutabakata varılmasına rağmen terör örgütleri bölgeyi tam olarak terk etmedikleri gibi, sivil halka saldırılarını devam ettiriyorlar. Suriye Milli Ordusuna saldırının yanında sivil hedefler de vuruluyor.

Daha geçen hafta, Amerikan birliklerine ait onlarca tank ve zırhlı araç Suriye’deki petrol alanlarını işgal etti. Amerika’nın bölgede ne işi var? Okyanus ötesinden gelip Ortadoğu’nun rezervlerini sömürmeye çalışan bu haydut devletin nefes borusunu kesmedikçe, anlaşılan Müslümanlara rahat yok.
     ABD hem Suriye’den çekileceğini söyleyip twet atıyor, hem de twetin hemen ardından yükseliş ve işgal başlıyor. Bu nasıl bir yöntem Allah aşkına? Önce bir şey söylüyor, sonra Pentagon’a diğer şeyi yapmasını emrediyor. Bize göz kırpıyor, hemen ardından Pentagon’un yapması gerekenleri sıralıyor. Şimdi bu ABD ile ne konuşup neyi çözeceğiz? Sanal âlemde Twitter’de savaşa son verdiğini söyleyen ABD, dünya gerçeklerinde tam aksini yapıyor. Biliyoruz ki; Trump’ın hedefinde, gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimi ve seçmen kitlesi var. Tüm çabası yeniden başkan seçilebilmek. Bunun için de yapmayacağı şey yok. Trump’ın arkasındaki şahin ve güvercinleri çok merak ediyoruz. Acaba kendisine bu emirleri verenler neyin karşılığında veriyor? Trump’ın arkasında Evangelist Hıristiyanların olduğunu biliyoruz. Çünkü Evangelistler 2016 başkanlık seçiminde Trump ile birlikte yürüyüp yükseldiler. Hillary Clinton’u altedebilmek için her yöntemi denediler. Cilinton’ın Evangelistlere bakışı ile Trump’ınki bir değil. Evangelistlerin İsrail sevgisi, Trump’ın birinci önceliğidir. Bu yüzden Evanjelistler hâlâ Trump’ı İsrail yanlısı olarak görüyor. Kürt tabanı üzerinden kurulmak istenen terör devleti de İsrail’e hizmet edecektir. Bu yüzden Evangelistler Tayyip Erdoğan’ı sevmez ve kendilerine en büyük düşman olarak görürler. Ebu Bekir El Bağdadi’nin öldürülmesiyle bir başarı kazanan Trump, bu başarısını Suriye üzerinden devam ettirmek isteyebilir. Bu yüzden Evangelistler Trump’ın Suriye’den asker çıkarmasını kınadılar. G.Robinson, “Trump, ABD ordusunu geri çekerek cennetini kaybetti” dedi. Amerikalı yorumcular ise, “Trump Amerika’sı, kelimelerin ötesinde dehşet verici Erdoğan’ın Türkiye’si ile karşı karşıya bulunuyor” noktasında birleşiyorlar. Onların tek korkusu, Erdoğan’ın yanına Müslüman Kardeşler ve İran’ı da alarak, bölgede söz sahibi olması. Türkiye’nin toprak genişletme gibi bir kaygısı yok. Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünden dem vuran Türkiye, olsa olsa Ortadoğu’ya barış getirebilir. Bu dahi Siyonistleri, Evangelistleri rahatsız ediyor.

Erdoğan, güçlü ve arkasında halk desteği olan bir lider. Batı bundan çok korkuyor. Onların ağının ve kurdukları düzenin bir parçası olmak yerine, elif gibi dimdik durarak ilerliyor. Karşılarında eğilip bükülmeyen bir lider gören Batı dünyası, Türkiye’yi saf dışı etmenin yollarını arıyor. Uluslararası yeni bir sistem inşa edilecekse bunda neden Türkiye’nin payı olmasın? İşte Erdoğan bunun mücadelesini veriyor. Gelecekte Türkiye, Lozan Anlaşması ya da NATO ittifakının belirlediği statüsünden çok daha fazlasını alacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Şu hususu da hiç kimse unutmasın. Erdoğan, Suriye savaşının başladığı sekiz buçuk yılda en önemli rolleri üstlendi. Mültecilere topraklarını açarak, “bu bir vicdan meseledir” dedi. Sınır ötesi operasyonlarla hem kendi ülkesinin sınırlarındaki terör örgütlerini bertaraf etti, hem de mültecilerin huzurlu bir şekilde yaşayacakları güvenli bölge oluşturmaya çalışıyor. 

Almanya da bu ülkelerden geri kalmaz. Bakınız İçişleri Bakanlığı, Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler, HAMAS ve Suriye’deki silahlı İslamcı muhalefete yönelik dayanışma ve destek çektiğinin altını çiziyor. Erdoğan, tüm bu bloklara karşı zaman zaman “kapıları açarız” tehdidi ile Doğu ile Batı’yı hizaya getirmeye çalışıyor. Ne olur Türkiye kapıları açarsa? Balkanlar’dan Avrupa’ya doğru yaşanabilecek bir göç akını tüm kıtayı kuşatır.

Tüm bu gelişmelerin ışığında, Erdoğan 13 Kasım’da Trump ile görüşecek. Şimdiden ABD Dışişleri Bakanı M. Pompeo ve İsrail Başbakanı B. Netanyahu, yaptığı açıklama ile işimizi zorlaştırıyorlar. Netanyahu ve Pompeo ne dedi? “Ne ABD ne İsrail istihbarat merkezleri; İran’ın ne zaman bir nükleer kapasiteye ilerleyeceğini, nükleer silahlarını nerede saklayacağını bilmiyor.”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Gönül Vatan”dan “Müslüman Vakti”ne 19 Kasım 2024 | 76 Okunma Mücahid Âlimler 12 Kasım 2024 | 140 Okunma Âlimler birleşirse ümmet birleşir 05 Kasım 2024 | 98 Okunma Allah’ın İpine Yapışmak 29 Ekim 2024 | 78 Okunma Şehid Yahya Sinvar’ın ardından 22 Ekim 2024 | 168 Okunma