Son zamanlarda ideolojik ve siyasi hareketlerin; devletlerin, partilerin, örgütlerin ömürlerine dair çeşitli görüşler ileri sürüldüğünü, meselenin çeşitli boyutlarıyla sıkça gündeme getirildiğini görüyoruz.
Müslüman tarihçi İbn Haldun, ünlü Mukaddime’sinde; devletlerin de tıpkı insanlar gibi, doğup büyüme, gelişme, durağanlaşma ve ihtiyarlama devrelerinden geçtiklerini, her dönemin kendine has özellikler taşıdığını detaylıca açıklarken ilginç tespitlerde bulunur. Özetlemeye çalışalım:
1-”Zafer ve maksatlara erişme çağı” olan birinci devrede asabiyet (dayanışma ruhu) çok canlı olup devletin başında bulunanlar halkın fikir ve oylarını almadan tek başına hareket etmezler.
2-Ancak ikinci devrede yöneticiler, devlet idaresini, daha önce birlikte mücadele ettikleri insanlarla paylaşmaktan kaçınır; giderek kendilerine köleler, yardımcılar edinirler.
3-”Devletin servet ve meyvelerinden faydalanma ve rahatlık çağı»nda sultanlar, büyük binalar, köşkler, şehirler, heykeller yaptırmaya, etrafa bağışlarda bulunmaya, maiyetindekilerin sayısını artırmaya, süslü giyimleriyle askerlerini teftiş edip törenler düzenlemeye başlarlar.