Bosna Müslümanlarının bilge lideri Aliya İzzetbegoviç, yaklaşık yarım asır önce kaleme aldığı İslâm Deklarasyonu isimli kitabında, ‘Muazzam geri kalmışlığı sebebiyle İslam dünyasının benimsemek zorunda kalacağı hızlandırılmış gelişme temposunun her yerde, onu takip eden despotluk, rüşvet, ailenin tahribi, hızlı ve haksız zenginleşme, yetenekli ve değer tanımayan bireylerin ön plana çıkması, geleneklerini yok eden hızlı şehirleşme, toplumsal ilişkilerin bayağılaşması, alkolizmin, esrar ve fuhşun yayılması risklerini’ beraberinde getireceği öngörüsünde bulunmuştu. Bu tespitin hemen ardından da böyle bir durumda ortaya çıkacak olan “kültürsüzlük selini” engelleyebilmenin yegâne çaresine işaret etmişti: “Allah’a olan temiz ve sarsılmaz bir iman ve halkın tüm katmanları tarafından dinî vecibelerin yerine getirilmesi.” Devamla demişti ki: “Medeniyetin kültürü yok etmemesini ancak din temin edebilir. Bazı hadiselerin gösterdiği gibi çıplak maddî ve teknik ilerleme, açık bir barbarlığa dönüşebilir.”