‘Hangi “İslâm Birliği”? “İslâm Birliği” mi kaldı; Trump’ın Suud gezisinden sonra?’ dediğinizi duyar gibiyim... İsterseniz, acele etmeyin de, kısa bir tarih turundan sonra meseleyi akl-ı selimle konuşalım...
11. yüzyılın sonları...
İslâm dünyasının zenginliklerini yağmalamayı ve “kutsal” Kudüs’ü ele geçirmeyi amaçlayan Haçlı sürüleri yani Avrupalılar, tam da Müslümanların iç çekişmelerle zaafa uğradıkları bir zaman diliminde saldırıya geçiyorlar... 1099’da Kudüs’e ulaşıp sadece orada yetmiş bin Müslümanı katlettikten sonra, Kudüs merkezli bir Haçlı Krallığı kuruyorlar ve iki yüzyıla yakın Haçlı seferlerinin arkası kesilmiyor...
Kudüs’ün Haçlılardan geri alınması, tam 88 yıl sonra Selahaddin Eyyûbî’nin Haçlıları mağlup ettiği Hıttin Zaferi (1187) ile mümkün olabiliyor... Önce Nureddin Mahmut Zengî (1118-1174), ardından da onun komutanı Selahaddin Eyyûbî (1138-1193), Kudüs-ü Şerif’i Haçlılardan kurtarmak için Müslüman gönüllerde “cihad bilinci”ni canlandırmayı ve özellikle İslâm Birliği’ni kurmayı siyasetlerinin merkezi yapıyorlar. Ve 1186 Şam Toplantısında Müslüman devlet ve beylikleri “kendi aralarındaki savaşlara son vermeleri ve Haçlılara karşı yapılacak savaşlarda kendisine destek olmaları” ilkesi üzerinde uzlaştıran Selahaddin Eyyûbî, ertesi yıl Hıttin’de Haçlı ordusunu yok edip Kudüs’ü kurtarıyor...
20. yüzyılın başları...