Son yıllarda insanlığın bir “inanç boşluğu” ya da “iman krizi” yaşadığı herkesin malumudur. Özellikle gençliği derinden etkileyen bu krizi doğru teşhis etmeliyiz ki, doğru çözümü bulalım.
Bu çerçevede yeni bir çalışma yaparken Chittick’in tespitleri bana ilginç geldi. Özetle paylaşayım:
‘Modern zamanlar ve modern düşünce tek bir merkez, tek kaynak, tek hedef ve gayeden yoksundur. Modernitenin genel bir prensibi ve rehberi yoktur; başka bir deyişle bir tek tanrısı yoktur. Oysa hayata anlam veren ve hayatın kaynağını teşkil eden bir tek Allah’tır. Allah tek ibadet edilendir. Modern dünya birçok tanrılara ibadet etmektedir. Yoğunlaşan bir teksir (çoğaltma) sürecinde, tanrılar sayılamayacak derecede artmıştır ve insanlar tanrı konumuna yerleştirdikleri her şeye, genellikle aynı anda birkaçına birden tapınmaya başlamışlardır…
Modern insan son derece dar bir alanda uzmanlaşmıştır ve bilginin artışı uzmanlıkla eşzamanlı olarak gerçekleşmektedir. Sonuç ise müşterek yanlış anlama ve uyumsuzluktur. İslâm düşünürleri ise bütün ilmi disiplinleri ‘tevhid ağacının dalları’ şeklinde anladılar. Batı düşüncesinde bilginin birliğini kurmak imkânsızlaşmıştır… Kısacası, modern dünyada yaşayan insanların birleştirici prensipleri yoktur ve sonuçta artarak bölünen hedef ve isteklerle ve yoğunlaşan bir kaosla karşı karşıyayız.
Herkesin kendine ait tapındığı tanrıları oldu. Hiç kimse mutlak bir boşlukta hedefsiz, değersiz, anlamsız ve kaynaksız ayakta kalamaz. İnsanların tapındığı tanrılar, hayatlarının anlam ve içeriklerine referans olan noktalardır. Geleneksel tapınma nesneleri ile modern tanrılar arasındaki fark, modernitenin, ikincil tanrılarının üstün bir tek tanrıya toplanabilmesine mahal vermiyor oluşunda aranmalıdır. Bu başarıldığı anda da “üstün tanrı” fikri ideolojiler tarafından icat edilir; bu, muhakkak ki bütün diğer tanrıların gerçekliklerini reddeden tevhid (Allah’ı birleme) anlayışının tanrısı değildir…