Geçen haftaki yazımızda, aynı inanç, fikir ve kavramlar etrafında toparlanan ve gelecek tasavvurları “Millî/İslâmî Nizam” ideali olan, kendilerini daha alt aidiyetlerle tanımlasalar da Rabbimiz tarafından sadece “Müslümanlar” (Hacc 22/78) olarak adlandırılan “dindar”, “inançlı”, “imanlı” büyük camiamızın her zamankinden daha fazla birlik olma potansiyeli taşıdığına inancımızı yinelemiştik…
Doğrusu Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeler, “Müslümanım” diyen herkesi birbirleriyle dostluklarını yenileyip pekiştirmeye zorluyor. Olup bitenler, müminin müminden başka velisinin/dostunun olmadığını hatırlatıyor. Esasen Yüce Allah, iman sıfatına uygun düşen tek velayet/dostluk yönünü Kur’ân’da müminlere gösteriyor; onların velî (dost, sırdaş, sahip, yardımcı) olacakları kimseleri de bir bir açıklıyor:
“Sizin veliniz (dostunuz, sahibiniz, sırdaşınız, yardımcınız) ancak Allah, O’nun...