Türkiye Pazar günü yerel yöneticileri belirlemek üzere seçime gidiyor. Osmanlı döneminde yerel yönetimden sorumlu belediye başkanlarına “Şehremini” denirdi; şehrin emaneti onların emin ellerine teslim edilirdi. Allah (c.c) tarafından, “El-Emîn” olan Peygamberimizin (s.a) şahsında tüm insanlara bir rahmet olarak gönderilen İslâmiyet’in yöneticilerde aradığı en öncelikli vasıf “emanet” ve “ehliyet”tir.
Hz. Ömer (r.a) halife seçildiğinde, Saîd b. Âmir (r.a) ona gelip şöyle nasihat etmişti:
“Ey Ömer! Halkın işlerini yaparken Allah’tan korkmanı, Allah’ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkmamanı ve sözünün fiiline aykırı olmamasını tavsiye ederim. Sözün en hayırlısı, fiilin doğruladığıdır. Ey Ömer! Uzak yakın işlerini üzerine aldığın Müslümanlarla ilgilen. Kendin ve ailen için istediğini onlar için de iste. Kendin ve ailen için istemediğini onlar için de isteme. Hakkı elde edinceye kadar zorluklara göğüs ger. Allah’ın emirlerini yaparken hiçbir dedikodudan ve kınamadan korkma.”
Hz. Ömer (r.a): “Buna kimin gücü yeter, ya Saîd?” deyince Hz. Saîd (r.a) şu cevabı verdi:
-‘Allah’ın (c.c.), Muhammed (s.a.) ümmetinin başına getirdiği, kendisiyle Allah arasında hiç kimse olmayan senin gibi birinin buna gücü yeter.’