14 Mayıs seçim sonuçları açıklanınca malum çevrelerin, kendilerine oy vermeyen depremzede kardeşlerimize ve halkımıza “cahiller”, “aptallar”, “geri zekalılar”, “nankörler” türünden hakaretler yağdırmalarına şaşırmadım doğrusu… Çünkü sözde “seçkinci” geçinen bu “batı devşirmeleri”nin “dayatmacı”, “tepeden inmeci” ve “tek partici” karakterleri yüzyılı aşkındır sık sık nüksedip durmaktadır.
“Meşrutiyetten Cumhuriyete İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica” isimli kitabımızda (Pınar Yayınları, 2002) ortaya koyduğumuz gibi, içinden çıktığı toplumu hakir gören, halkının sahip olduğu değerlerden iğrenen bu sözde “ilerici”, “çağdaş” aydın tipi Kemal Karpat’ın ifadesiyle, “yarı müstemleke kültürünün en canlı misalleridir” (Türk Demokrasi Tarihi, s.3-5). Cemil Meriç’in tarifiyle, “bu köksüz ve ufuksuz aydın bütün sevimsizliği ile aramızdadır; ona göre kendi yurdunda doğan her fikir...