Büyük tarihçi İbn Haldun der ki:
“Geçmişler geleceğe suyun suya benzediği kadar benzer”.
Bu muhteşem tespit ışığında, ümmet olarak tarihte yaşadığımız üç felaketi hatırlayalım:
1683 Viyana Bozgunu Osmanlı-İslâm tarihinde de Dünya tarihinde de bir dönüm noktasıdır. Osmanlı Devleti’nin hızla dağılıp yıkılışına yol açan bu büyük felâket, iki Müslüman kişi ve devletin ortak düşmanları karşısında birlik olamayıp kin ve ihtiraslarının kurbanı olmalarının bir sonucudur.
Viyana muhasarasına katılan Silâhtar Fındıklılı Mehmed Ağa, daha sonradan yazdığı “Silâhtar Tarihi” adlı eserinde, büyük bir üzüntüyle hâdiseyi şöyle özetler: Düşman Tuna nehri üzerinden geçerken Kırım Hanı Murad Giray düşman askerine karşı çıkacağı yerde; bir tepe üzerine çekilip onları seyretmeye başlamış, yanında bulunan kendi imamı bile onun bu haline itiraz edince: