Türkiye’de ajanlık yapanların önemli bir bölümü ya gazeteci, ya sivil toplum örgütü temsilcisi, ya misyoner, ya da akademisyen.. Beyaz ajanlar bunlar. Bu, ajanlıkları yanında, kendilerini gizlemek için kullandıkları 2. işleri.
Siz AB ülkelerini özgürlükler ülkesi bilirsiniz değil mi? Hiçbiri bizdeki gibi yol geçen hanı değil.. Avrupalı bir gazeteci bir çocuğun resmini çekip, yayınlayamaz.. Milli güvenlik konularında meydan bizdeki gibi boş değil.. Kamu yararını isbatlamanız gerek. Yalan haber anında tekzip edilir ve ağır yaptırımları vardır..
Bir önerim var. Türkiye’ye gelecek gazeteciler gelmeden önce bulundukları ülkedeki basın ataşeliklerine başvursun. Bakalım tanınan biri mi, yoksa ideolojik bir örgütün militan yayınlar yapan bir bülteni mi, ya da kolay ilan gazetesi mi? Soralım bakalım, daha önce Türkiye’de bulunmuş mu, gelmişse kimlerle görüşmüş, nerelere gitmiş, ne zaman, kaç defa gelmiş, Türkiye’de tanıdığı kişi ya da kuruluşlar var mı ya da Türkiye ile ilgili ne yazmış? Ya da başka ülkede bulunmuşsa orası hakkında ne yazmış, orası ile ilgili sabıkası var mı? Sendika üyesi mi? Ne kadar tekzip yemiş yazılarından dolayı..