Daha çok üstümüze gelecekler.. Süreç hızlandı ve vakit daraldı. Herkesin acelesi var. Kriz daha da derinleşebilir, şiddetlenebilir ve daha yakıcı bir hal alabilir.. Bu biraz da malum çevrelerin köşeye sıkışması sonucu paniğe kapılmalarının ve olayların kritik bir eşiğe gelip dayanmasının sonucu..
Yakından bakınca manzara bu, ama daha geniş bir zaman aralığından bakarsanız, gelişmelerin doğru yönde ve ileri doğru olduğunu görürsünüz. Evet ufuk karanlık gibi gözüküyor, fırtınalı, çalkantılı bir denizde yol alıyoruz, gemide sorun var ve tayfalar yetersiz. Ama bizi gören, duyan, bilen bir Allahımız var. O, kadiri mutlak olan, O, Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’tır, o zaman ne gam..
İsmaailağa çevresinde yaşananlara dikkat etmek gerek. Siyaseti bölüp parçalamaya çalışanlar, vakıfları dernekleri, şirketleri bölüp parçalamaya çalışanlar bir yandan da siyasete fitne sokmaya çalışıyor.. Kendilerine hizmet etmeyen yapılara karşı her yol mübah onlara göre..
Kaç çeşit Risale-i Nur talebesi var bugün saydınız mı? Yazıcı okuyucu diye başladı; bugün gelinen noktada bir düzineyi geçtiler, Paralelinden Tahşiyesine, Yeni Asyasından Med Zehrasına, Aczimendisine kadar.. Hani “iman”, “ihlas” ve “uhuvvet” diye yola çıkmıştık.. En çok okuyanı bunlardı hani.. Tahşiyecilerle, Paralelcilerin birbirleri hakkındaki beyanlarını biliyorsunuz değil mi? Bu arkadaşların kendi arasında istişare ve şûraları olmadığı gibi, hakeme de gitmezler. Niye gitsinler ki, kimi 3’ler, 5’ler, 7’ler meclisinden, 40’lar meclisinden geliyor, kimi Cebrail’e bile ihtiyaç duymadan haşa Allah’la görüşüyor. Kiminin şeyhi, kendilerine kitap verilen kimi Peygamberlerden üstün onlar için. Kiminin şeyhi ile Hz. Peygamber arasındaki tek fark zaman ve kendine kitap verilmemiş olması. Ama durum ortada..