Şu günlerde bir yandan Mehmet Akif’i, öte yandan Necip Fazıl’ı anıyoruz. “Asım’ın Nesli” ve “Büyük Doğu”.. Politika ve Poetika arasındaki derin ilişki. İki şairin kendi medeniyetimizi yeniden ihya ve inşa etme sevdası, bugün bir politikacının şahsında yeni bir anlam kazanıyor.
İlginçtir, Tayyib Erdoğan’ın kaderi bir şiirle belediye başkanlığından devlet adamlığına evrilmişti. Onu şiir okudu diye boğmak isteyenler farkında olmadan onu bugünkü makamına taşımışlardı.
Evdeki hesapları çarşıya uymamıştı. Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olmuşlardı.
O günü hatırlıyorum. İBB’nin önünde onbinlerce insan toplanmıştı. Erdoğan içeride idi ve programa göre büyük bir konvoyla cezaevine uğurlanacaktı. Ben kalabalığı yararak yanına kadar gittim. Yapılması gereken çalışmaları not etmiştim. Onu kendine verdim. Benim yapmam gereken bir şey varsa yapmaya hazır olduğumu söyledim. Benim yapacağım bazı çalışmalar için uğurlamaya gelmeyeceğimi söyledim..