Dün “Koblenz sendromunu” yazmıştım. Bugün de kaldığımız yerden devam edelim..
ABD’de Donald Trump’un seçim zaferini nereye koyuyorsunuz.. Ya da bir düzine Amerika eyalet başsavcısının başkana karşı bildiri yayınlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz.. İngiltere’yi ya da Fransa’yı AB üyeliği konusunda ikna edebilecek misiniz? Euro çökerse ne olacak!
Faşistleri suçlamak kolay, ötekilerin bu sonuçta “biz nerede hata yaptık” diye bir özeleştiri yapması gerekmiyor mu?
Tabi bu arada bir takım kişiler seslerini yükseltmiyor da değil. Batılı siyasetçilerin çok daha fazla özeleştiri yapması gerek ki, bu da bir başka handikap. O kadar hata yapanın orada ne işi var.. Timo Lochocki bu konuda şöyle diyor: “Adeta her seçmenin karşılaştırmalı siyaset ve siyaset biliminde bir doktorası olduğunu varsaydılar, ‘anlayacaklardır’ dediler. Yalın ve anlaşılır bir dilde iletişim kurmayı bıraktılar, ya ‘bu çok çetrefilli bir konu’ diyerek geçiştirdiler ya da ‘göç, Avrupa, küresel ticaret tüm bunlar harika, bunu beğenmiyorsan aptalsındır’ dediler. Bu büyük bir hataydı.” Batılı aydınlar, bilim adamları, politikaları gerçeği halklarına söylemediler..