Etrafınızdaki insanların “başkanım.. başkanım..” diye “tabasbus” etmesi hoşunuza gidiyorsa, yapılan izleri “ben yaptım” ya da “biz yaptık” diye takdim ediyorsanız mikrop nefsinize yerleşmiş demektir. “Allah bizi vesile kıldı” demeniz gerek. Siz orada vekâleten duruyorsunuz, yaptığınız ya da sahibi gibi göründüğünüz işlerin “emanetçisisi”niz. Belki bir “yetimin malını korumakla görevlendirilmiş bir veli ya da kayyımsınızdır”. Unutmayın mahkeme kadıya mülk değildir.
Sakın “biz yapmasak bunlar olmazdı” gibi bir düşünceye kapılmayın. Allah bir şeyi murat etmişse onun esbabını da halkeder. O hiç kimseye muhtaç değildir. Dilerse kâfirler eliyle dahi iradesini gerçekleştirir. Hem zaten, bizim kelami geleneğimizde geriye dönük ihtimal hesabı yapılmaz. Haşa, Allah’ın yetmeyen gücüne güç yetirenlerden değilsiniz. Sonuçta milletin parası ile millete hizmet eden birisiniz. Eğer ona haksız bir şekilde el uzatırsanız, bu helakınız için yeter. Hele bir hizmeti ifa için şart koşar, başa kalkarsanız, Allah sizi affetmez. “Hz. Ömer ve Kocakarı” hikâyesini unuttunuz mu yoksa. Gün gelir onu tekrar hatırlatırlar fakat o zaman çok geç kalmış olursunuz.