İnsan ekmel-i mahlukat, eşref-i mahlukattır. Ona ilim ve hikmet verildi. Akıl verildi. İnsan Allah’tan bir ruh taşır. Tîn sûresi’nin 4. âyetinde geçmektedir. Âyet’te; “Andolsun ki biz insanı en güzel biçimde “ahsen-i takvim” yarattık” denilmektedir.
Şeytan “galu bela” zamanında insana secde etmeyi reddettiği için lanetlendi. O gün insan Allah’a kulluk sözü verdi ve Hazreti İnsan oldu.
Araf 179’da şöyle buyurulur: “Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”
İnsan Eşrefi Mahlukat ile Belhum Adal arasında gidip gelen ya da ikisi arasında bir yerde duran bir canlıdır..
İnsan melekleşebilir, melek üstü olabilir ya da Şeytanlaşabilir..
İnsan “tek bir kişilik” ifade etmez. Akıl, ruh, nefs, bedendeki hayat enerjisi can, ayrı bir anlayış merkezi olarak “fuad” olarak anılan kalp hepsi bir arada insanı oluşturur.
Mesela ruhumuz hiç hata yapmaz ve ebedidir. Nefsimiz terbiye edilmez ve kontrol altında tutulmazsa Şeytanın oyuncağı olur.. Akıl gerçekliğin, kalp hakikatin merkezidir.. Can hayat enerjisi ile bedenimizin fonksiyonlarını harekete geçirir...