Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi..
Yediğimize içtiğimize dikkat edelim.
Tuz yiyin. Ya hu biz turşu suyu, şalgam suyu içeriz, tuz şerbeti.. Biz tuzla başlarız yemeğe ve tuzla noktalarız yeme işini. Ama, bakın rafine tuz yemeyin. Kaya tuzunu olduğu gibi tüketin.
Şeker yemeyin. Şekerli bal da yemeyin. İçinde şeker olan hiçbir şeyi yemeyin, içmeyin. 100 yıl önce şeker yoktu. İçinde şeker olan ne varsa ondan uzak durun. Rafine şeker sigara kadar zararlıdır. Antibiyotikten kaçının, grip aşısı olmayın.
Rafine olan birçok şeyden uzak durun. Sudan bile..
Yiyin için israf etmeyin. “Necaset”ten olduğu gibi “Hades”ten de sakının.. “Hades”, “Higien” gibi bir “Put” adıdır..
“Naturel”miş. “Organik”miş. Boşverin. Bunlar kulağa hoş gelse de, aslında çoğu bir illüzyon. Yaban domuzu da organik, domuz pisliğini mikrodalgada pişirin o da “Hijyenik” olur..
Ekmek bizim için “Nan-ı aziz”dir. Ama bugün bize yedirilen ekmek o ekmek değil.. Bizim ekmek, Guluten’i düşük buğday, arpa, çavdar ve yulaf karmasıdır ve bunlar elenmeden hamur yapılır. Bu ekmeğe isterseniz patates unu, mantar unu, keçiboynuzu unu da katabilirsiniz. Hatta birçok çekirdek, bitki, zeytin, soğan, sarmısak ne isterseniz katabilirsiniz. Ama susam ve çörek otu gibi üstüne değil, içine atmalısınız.
Bakın kabuğundan çıkarttığınız birçok çekirdek uçucu yağlarını kaybeder. Hele bir de kavurdunuz mu onu samana dönüştürürsünüz.
Sahi neden kimse “fıtrat”tan söz etmiyor? Fıtrata uygunluk, fıtratı korumak, nesil emniyeti neden kimsenin gündeminde değil..
Bu “Biz ıslah edicileriz” diyenlerin bazıları “bozguncuların tâ kendileridir”.. Sakın Şeytan sizi sağlıkla aldatmasın..
Nerede ise günde 5 kez yiyin diyecekler. “Hanif gelenek”te “Savm-u Davud” vardı. Bir gün oruçlu idi peygamberimiz, bir gün yerdi. Oruç olmadığı zaman da 2 öğün yerdi. Yediği zaman, gün doğunca ve gün batmadan. Ve tek öğünde iki hayvansal gıda tüketmezdi.
Bakın sizi Osmanlı mutfağı, Türk mutfağı diye kandırmasınlar.. O hangi dönem Osmanlısı bir bakalım. Hem Osmanlı 3 kıtaya yayılmış bir medeniyet. Hangi Osmanlı diye sorarlar adama! O “beyti kebab” bizim sahih gelenekte yok kardeşim. Urfalıların, Vanlıların kahvaltısının, Halil İbrahim sofrasının da bizim sahih geleneğimizle bir alakası yok..
Herkes stresten söz ediyor da, sabırdan söz eden var mı?
Bakın paketli, uzun ömürlü gıdalardan uzak durun..
Öyle “Helal” etiketi var diye de hemen dalmayın. Müslümanın hayatı Helal ve Haramdan ibaret değil. Helal ve Haram %10 ise, %90’ı mubahattır. Haram olmayan her şey mubahtır.. Bizim sistemimizin adı mubahat sistemidir.