Dün kaldığımız yerden devam edelim. Bayram vesilesi ile bu konu üzerinde bir kez daha düşünmemiz gerek. Bu arada ilahiyatçıların, diyanetçilerin çok daha dikkatli olmaları gerek. Şu TV’lerdeki dini programlara bir çekidüzen vermemiz gerek. Dindarların ve dini hizmetlerde görevli personel ve ilahiyatçıların, din temelli, Müslümanlar arası tartışmalardan kaçınmaları gerekir. Din tartışma alanı değildir..
Tek başına başörtüsü ya da sakal dindarlığın göstergesi değil.
Din ile kültür aynı şey değil. Din ile gelenek aynı şey değil. Kültür dediğiniz şeyde, gelenekte, insanları dine yaklaştıran güzel ameller de olabilir, bu işi bir şova da dönüştürebilir..
Bu konuda, gelecek yıllar için Ramazan programlarının da yeniden gözden geçirilmesi gerek..
1990’larda, FETÖ belası başımıza sarılırken, “Bu Din Benim Dinim Değil” isimli kitabımda yazmıştım. Bunlar bizi atomize etmeye çalışıyorlar. Sonra bizi birbirimize karşı kışkırtacaklar ve nötralize edecekler. Son halka Agnostizm. Sanki 3. merhalenin eşiğindeyiz.
Bu zaafı gördükten sonra topyekûn saldıracaklar. Korkarım Şii, Sufi, Selefi ayrışmasını, çatışmasını körükleyecekler. Böyle giderse, yeniden “Ilımlı İslam” senaryosu ile birlikte “Amerikano Mehdi” fitnesini örgütleyebiliyorlar.