İnna lillah ve inna ileyhu raciun. Yaşar Nuri’nin ölüm haberi geldiğinde, üzüldüm.
Nasıl bilirsiniz derseniz, Hafızdı, ilahiyat profesörü idi. Dekan da oldu. CHP’li idi. Sonra Halkın Yükselişi Partisi’ni kurdu. Genel başkanı oldu. Deist olarak öldü..
Trabzon Sürmeneli. Hafızdı. Medrese eğitimi yanında modern eğitim de aldı. 12 yıl imam ve vaiz olarak çalıştı. İslam felsefesi alanında uzmanlaştı. Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca biliyordu.
Bir ara “Kur’an’daki İslam” çıkışı ile popüler oldu.. Arkası arkasına eserler verdi. O gün o kitapları alıp dağıtanlar, Yaşar Nuri’ye destek verenler, bugün onun akıbetinden ders alması gerekir.. Yaşar Nuri’ye batı da destek verdi. Müslümanların atomize edilmesi politikacısının bir parçası haline geldi bir ara. Adeta “Paralel bir din”in misyoneri oldu. Ama kibri ve ihtirasları buna engel oldu. Dünyaya nizam vermeye kalkarken ailesini dağıttı ve Müslüman camiadan uzaklaştı. O dönem askerlerin, Mason localarının, seküler çevrelerin gözbebeği oldu. Sonunda kendi ifadesine göre Deist olarak öldü.. Ölmeden önce yaptığı son röportajlarından birinde “oyum Vatan Partisi’ne” diyordu.. Gülen’i eleştirirken de, dinlerarası diyalog yerine Deizmi öneriyor.
“Marx da Deisttir” Yaşar Nuri’ye göre, “Allah’a inanıp bu dincilerin yaşadıklarına bulaşmamak, insanlığın geleceği bakımından çok önemlidir; işte Deizm budur. Deistler, dinciliğin bütün kötülüklerine, rezilliklerine rağmen Allah’a inançlarını koruyan samimi mümin insanlardır. Tarihin en namuslu, en ahlaklı, en üretken adamlarıdır.” Dinciler ona göre “Talancı, katliamcı ve yalancıdır”. Ona göre Atatürk de Deisttir, “Tüm aydınlanmacı filozoflar Voltaire’den Kant’a ve Marks’a kadar hepsi Deisttir.” Bu konuda kendine yöneltilen bir soruya verdiği cevap şöyledir: ”Gayet tabii. Atatürk de Deisttir. Hem namuslu hem de Allah’a imanı olan adam başka bir yere gidemez.(…) dinci tasalluttan kurtulmanın sosyolojik ve hukuki çaresi laiklik, felsefi çaresi ise Deizmdir.”