Elon Musk Twitter’ı satın aldı. Aslında “efendimiz Elon Musk” biz “kuzuları” satın aldı.
O “göklerin hakimi” olan yüce varlık (!) kuzularına mini mini minnacık Chipler takarak, onları yeryüzü cennetine(!) çağırıyor.
O daha önce de maymunu ile birlikte aralarına bilgisayarlarını da alarak satranç oynamıştı biliyorsunuz. Neura Link projesi de ona ait.
O, yeni “Trans Human Tanrı” zaman ve mekanları aştı, herkesi uzaydan izleme, görme, dinleme imkanına sahip biri artık. Hatta Van Allen kuşağını geçip, uzayın derinliklerine yelken açmak istiyor.
Elon efendimiz (!) son olarak, “Gerek duyarsam Instagram’ı da alırım ama FaceeBook için aynı şeyi söyleyemem. Fakat FaceBook’u satın alıp tamamen kapatma fikri kulağıma hoş geliyor” dedi.
Bu adam bir çılgın. Büyük bir spekülatör.
Twitter’ı satın alırken, aslında ne sadece bir marka, ne de dev bir bilgisayara yatırdı o parayı. Twitter kullanıcıları olarak bizleri satın aldı. Hani güneydoğuda o topraklarda yaşayan köylülerle birlikte toprak ağaları o toprakları alıp-satmıyorlar mı idi. Bu da öyle bir şey.
Mesela sanal marketler satılırken aslında satılan o İK’ları ve müşteri portföyleri.
Boşuna “Nesnelerarası iletişim”den söz etmiyorlar. Biz de onlar için artık alınıp satılan bir “Nesne”yiz. Bunlar ürünlerini saymak için etiketlerine barkot ve seri numarası yapıştırıyorlar ya. Aslında vatandaşlık numaraları, HES Kodu, müşteri no gibi, nickname’lerimiz de bizim nesnelliğimizin bir işareti gibi. Bizim biyolojik cinsiyetimiz onlar için ekonomik bir değer ifade etmediği için, “Toplumsal Cinsiyet”, BİREY, GENDER komplosu ile bizleri RESET’leyip geçtiler.
Hâlâ üniversitelerde, belediyelerde, bu birimler kuruluyor, bunun çalıştayları, kongre ve konferansları düzenleniyor.