“Esbaba tevessül” babında koruyanlar belli. Düne kadar kimin nasıl koruduğunu gördük. Yaverlerinin tümü FETÖ’cü çıktı. Öldürmeyen Allah öldürmez. Ecelimiz, ömrümüzün kefilidir. Günü gelince hepimiz gideceğiz. Hiçbir ölüm erken ya da geç değildir. Bu hatırlatmalar tek kişiye ya da tep gruba münhasır değil, siyasiler, bürokratlar, belediye başkanları, örgüt liderleri, holding patronlarına. Ve kendi nefsime!
Ölüm en büyük ibret dersiniz. Ağzımızın tadını kaçıran ölümü sıkça analım. Ölümümüz de bir sebep üzere olacak. Birçok devlet başkanının ölümü, akıbeti ya yakınları ya da kendi eli ile kendine yakın kıldıkları “dost” görünenlerin eli ile olmuştur. Onları göz önünde tutmak isteyebilirsiniz, belki çok uzakta olmamaları gerek ama çok yaklaştırırsanız size zarar verebilirler..
Alparslan’ı Bizans imparatoru değil Karahanlı Berzem Kalesi komutanı Yusuf’un hançeri ile hayata veda etti. Yusuf aleyhisselamı da kardeşleri kuyuya atmıştı. Hz. Ali’yi, Hz. Hasan ve Hüseyin’i kimler şehid etti. Biliyorsunuz Hz. Osman’ı şehid etmeye gelenlerin başında Hz. Ebubekir’in oğlu vardı.
Osmanlı Sultanlarına bakın. “Kardeş katli” hep tartışılır durur. Siyaset “kanlı”dır. Bizim geleneğimizde “Siyaset etmek” adam öldürmek demektir. “Siyaseten katl” diye bir olay var. Siyaset gömleği dediğiniz şey “idam gömleğidir”, darağacına “Siyasetgah” denir. Ve adam asılan meydana “Siyaset meydanı” denir. Oysa gelenekteki güzel örnek “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”dır. Güzel örnek “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir” anlayışıdır.
Fatihi doktoru zehirledi derler, kimine göre ise değildi, öldü. Sultan Abdülaziz’in iki bileği birden kesilmişti. İntihar etti dediler ama öldürülmüş olma ihtimali kuvvetli.