Abdurrahman Dilipak Yeni Akit Gazetesi

Bu gidiş nereye!

Dün Katar, bugün İran.. Parlamento, metro ve İmam Humeyni’nin mezarı saldırının hedefi. Hedefte İran Meclisi var, doğrudan halk var ve rejim var! Hatırlayalım: Katar, İran ile ilişkiyle suçlanıyordu. Bir yandan...

09 Haziran 2017 | 18.356 okunma

Dün Katar, bugün İran.. Parlamento, metro ve İmam Humeyni’nin mezarı saldırının hedefi.

Hedefte İran Meclisi var, doğrudan halk var ve rejim var!

Hatırlayalım: Katar, İran ile ilişkiyle suçlanıyordu. Bir yandan Hizbullah’la, öte yandan İhvan’la ilişkilendirilmeye çalışılıyordu. Bu arada Suudi Arabistan, Katar’ı yutmaya hazırlanıyor.. Durum şu: ABD Cezire-tül Arab’ı işgale hazırlanıyor. Dünyaya borcunu bölgedeki petrolle kapatacak.. Hedefte İran, Irak, körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan var. Libya’yı da buraya not edelim. ABD önce bunları bölecek, sonra “İslam” adına hem siyasi, hem de askeri olarak birleştirecek.. Bu “İslam” ülkeleri arasında bir de pakt kuracak. Birlik istiyorsunuz ya, alın size birlik!

Aslında şu “zeytin” konusunu yazacaktım, ama olaylar başka türlü gelişmeye başladı.. Yarın zeytin ile ilgili kehanetler de ortaya atarlarsa şaşmayın, Kılıçdaroğlu’nun “yar bana bir kriz” diye “zeytin” konusunu sahiplenmeye çalışmasına dikkat! Kılıçdaroğlu’nun derdi “zeytin”den bir “Gezi” damıtılabilir mi!. Yoksa zeytin krizinin arkasında duran AKP’lilerin arkasında Kılıçdaroğlu’nun abileri var! Başbakanın açıklamasını izledim, o açıklamalar tamam da, gerçek o açıklamalardan ibaret değil.. İşin başka boyutları var. Sanayiden enerjiye, gıda tarım bakanlığından sağlığa kadar herkesi ilgilendiren farklı boyutları var. BAE’den gelenlerin arkasındaki yabancıları görmezseniz, onlarla işbirliği yapan içinizdeki siyasetçileri ve bürokratları, onlarla beraber hareket eden bazı işadamlarını hesaba katmazsanız işin gerçeğini anladığınızda çok geç kalırsınız.. Kılıçdaroğlu’nu bu konuda heyecanlandıran “derin gerçek” neydi aceba.. “Vettin-i vezzeytuni”yi de yazacağım, şu bizim Anadolu çim’i-çayırı “Ayrın otu”nu da.. Hani şu kendisi ile adeta savaştığımız, Anadolu toprağını bir ana hasreti ile kucaklayan “ayrık otu”nu ve onun nasıl büyük bir bereket, sağlık kaynağı olduğunu da..

Bizde işler bazan tersine gidebiliyor. Biz, hani şu şalgam, turşu suyu içen biz, yemeğe “tuzla başlayıp, tuzla bitirmemiz” gerekirken, masadan tuzlukları toplatabiliyoruz ya, işte o hesap.. “Fazla tuz tüketmeyin” denilen ülkelerin halkları soğuk iklimde yaşıyor ve sürekli madensuyu tüketiyorlar, biz sıcak iklimde yaşıyoruz ve madensuyu tüketmiyoruz ya hu!

Ben kardeşlerime kolaylıklar dilerken, çok daha dikkatli olmamız gerektiği konusunda bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum sadece. Birçok şey görünenden ibaret olmadığı gibi, tek başına iyi niyet bizi kurtaramaz.. Bir yandan bize saldırırken, öte yandan karanlık planları için bizi kullanmaya kalkabilirler, hem de en yakın çevremizi kullanarak, hatta her türlü akrabalık ilişkilerini kullanarak. Neyse, yazarız yine!

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şimdi veda vaktidir 01 Eylül 2022 | 7.669 Okunma Devlet adamına saygı 31 Ağustos 2022 | 2.135 Okunma Yasa yapmak 30 Ağustos 2022 | 905 Okunma Bana güven, gerisini merak etme sen 29 Ağustos 2022 | 3.081 Okunma Çorba sever misiniz? 28 Ağustos 2022 | 1.603 Okunma