Aslında “Reis”e yazılsa da, Abdurrahim Karakoç’un “Ha Hasan’a, ha sana!” misali, AK Parti’deki bakanlara, milletvekillerine, il, ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına, bunların bürokratlarına yönelik bir eleştiri. Hatta hepimize! O zaman “Dinle ey nefsim!”
“-‘Yola çıktıklarımız’ı, ‘yolda bulduklarımız’a değiştirdiğimiz gün kaybettik. Partideki ‘ortak aklı’ bitirip, ‘toplam kalite’yi düşürüp, ‘istişare kanalları’nı kapattığımız gün kaybettik. ‘Dürüst-Liyakatliler’in yerine , ‘Çapsız-Sadakatliler’i(!) koyduğumuz gün kaybettik. Saraya bir sürü dalkavuk, şaklaban, yalaka doldurduk da, ‘mağrur olma padişahım senden büyük Allah var’ diyebilecek bir Behlül(!)leri yanımızdan uzaklaştırdığımız gün kaybettik. Henüz toplum birtakım isimlerin bir yerlere atanmasını hazmedememişken, üst makamlara ehliyet ve liyakatı bir tarafa bırakıp, eş-dosta ve onların yakınlarını atadığımız gün kaybettik. Herkes de ‘metal yorgunluğu’ olurdu da, suçu günah keçilerine yıkıp, üst makamlardaki asıl sorumlularına dokunmayı unuttuğumuz gün kaybettik. Bizden önce bize yapılanları, misliyle bizden olmayanlara yapmaya başladığımız gün kaybettik. ‘Has bahçemiz yurdumuzdur, Aynı bağın gülüyüz biz’ türküleri söylemişken; bizim gibi düşünmeyen her Kürd’ü PKK’lı, her solcuyu Alman ajanı, her muhafazakarı FETÖ’cü ilan ettiğimiz gün kaybettik. İtiraz eden herkese bir kulp takıp dışladığımız, üzerine yürüdüğümüz için kaybettik!.